❌ 50. BÖLÜM ❌

1.2K 90 44
                                    

GAZEL'İN  ANLATIMINDAN;

Ayağımın hemen altındaki gaz pedalına biraz daha yüklenirken, vitesi yükselttim. Ilerde gördüğüm viraja doğru hızla ilerlerken el frenini çekip direksiyonu kırmam bir olmuştu. Kusursuz bir şekilde virajı geçip düz yolda ilerlemeye devam ettim.

Evet, herkesin ortasında çılgınca bağırıp katıldığım yarıştaydım. Abimler ve Giray ne kadar girme deselerde  biraz emrivaki yaparak yarışa katılmıştım. Araba sürmeyi seviyordum, motor da sürmeyi seviyordum hele işin için de rekabet olunca daha da çok seviyordum. Dudaklarımda hissettiğim sıcaklık ile dikiz aynasına anlık bir göz atarken burnumun kanadığını görmem bir olmuştu. Ellerimi hiçbir şekilde direksiyondan çekmezken sürmeye devam ettim. Bu süratte giden bir arabanın direksiyonunu bırakamazdım. Bırakırsam bir daha kontrol altına alamaz ve araba benim kontrolümden tamamen çıkardı. Yirmi metre kadar ileride olan topluluğu görüyordum ve hızla oraya gidiyordum. Yarıştığım kişi baya arkamda kalmıştı ve arabası bu gece benim olacaktı.

Beyaz çizgiyi geçmem ile frene basıp arabayı durdurdum. Kemerimi çözüp arabadan inerken, hastaneden önce cebime koyduğum mendili çıkarıp burnuma koydum ve sıktım. Bir yerim kanasa umursamazdım fakat burnumun kanamasından cidden nefret ediyordum. Abimler ve Giray hızla yanıma gelirken, abim aniden beni kendine çekmişti.

"İyi misin? Ne oldu?"

Kafamı yok bir şey der gibi sallayıp bana doğru gelen rakibime baktım. Elimi açıp ona uzatırken, anahtarı elime bırakmıştı. Keyifle gülümserken arabasına baktım. Turuncu renk olan spor araba bana göz kırpıyordu. Rengi pek bana göre olmasa da kaplattırmayı aklıma not edip, anahtarı Yağız'a uzattım.

"Abimin arabasının yanına park ediver canım."

Yağız gülerek anahtarı alınca ensesinden tutup onu kendime çektim.

"Tek bir çizik bile olmasın Yağız. Yoksa canından şüphe ederim canım."

Onu bırakıp Giray'ın yanına gidip kolunu omzuma attım ve ona yanaştım. Beni kendine iyice çekerken kulağıma doğru eğildi.

"Iyi misin?"

Sadece başımı salladım ama iyi değildim. Burnum kanadıktan sonra epey bir yorgun hissediyordum.

"Giray?"

Giray anında durup bana bakarken ellerini yüzüme koydu.

"Söyle güzelim."

Bir an dediği şey ile gülerken koluna dokundum.

"Güzelin miyim gerçekten?"

Giray gözlerini kocaman açarken kafasını sall
adı.

"Biraz yorgun hissediyorum, yatsam iyi olacak."

Görmüştüm. Gözlerinde aniden beliren endişeyi çok net görmüştüm. Bunu ona ben mi yapıyordum? Peki ya bunu yapmaya ne hakkım vardı benim?  Giray bir şey demeden beni kucağına aldığı gibi yürümeye başlamıştı. Başımı omzuna koyarken kolumu da boynuna doladım.

Uzun bir yürüyüşün ardından bir yere girdik ve Giray merdivenleri çıkmaya başladı. Çok geçmemişti ki beni yatağa bırakmıştı. Ben gidecek diye beklerken o, postallarımı ve üzerimdeki ceketi çıkardı. Tam şapkamı çıkaracaktı ki bileğini tutup buna engel oldum.

"Kalsın."

Giray bir şey demedi ve üzerimi örttü.

"Özür dilerim."

Eli yorganın üzerinde dururken bana baktı ama ben hızla gözlerimi kapatmıştım.

"Ne için özür diliyorsun güzelim?"

SOĞUK SEMT   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin