❌ 25. BÖLÜM ❌

2.9K 225 42
                                    

İnsanı en çok ailesi yıpratır, bir de ikinci ailesi diye kalbine aldığı insanlar.

GAZEL'İN  ANLATIMINDAN; 

Banyoda elinde jiletle bileklerine son kez bakan adam hiçbir şey düşünmez.

Kafasında birkaç şeyden başka hiçbir şey yoktur. Zihninde dönen tek şey biraz cesaret ve yapacağı hamlelerin hızını hesaplamaktır. Basit bir matematik işlemi vardır kafasında. Öyle her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplamasına da gerek yoktur. Çünkü bedeni hala işlevsel olsa da ruhu çoktan işlevini kaybetmiştir.

Ne kadar zaman geçti artık farkına varamıyordum. Kollarım, uzun süredir asılı durmaktan dolayı uyuşurken bileklerim zincirin sıkılığı yüzünden kızarmış, bazı yerleri de hareket ettiğim için soyulmuştu. Kasıklarımda hissettiğim acı artık dayanılmaz bir raddeye ulaşmaya başlamıştı. Ateşimin çıktığını hissetsem de bir şey demedim. Olduğum yerde bacaklarımı hareket ettirip yanımdaki Giray'a baktım. Beni izliyordu.

"Nasılsın?"

Şefkatli çıkan sesi benimle buluşurken hafifçe gülümsedim. Beni bu yaşıma kadarki hayatımda merak eden, şefkat gösteren ya da benim için endişelenen hiç kimse olmamıştı. Şimdi ise bu kişilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmese de yine de benim için birileri vardı.

"Iyiyim. Senin karnın nasıl, ağrın var mı?"

Dudakları düz çizgi hâline gelse de gözlerinden geçen o parıltıyı görmüştüm.

"Bana bir şey olmaz Yeşil Kafa. Sen beni merak etme."

Tam bir şey söylemek için tekrar ağzımı açmıştım ki içeriye giren adamlar yüzünden susmak zorunda kalmıştım. Samet ve yanında gelen dört kişiyle bize doğru yürümeye başladılar. Ben, yine ben veya Giray'ın karşısına geçeceğini sansam da o, hiç beklemediğim bir şeyi yaparak Yağız'ın karşısına geçti. Gözlerim büyürken içimden lanet etmeye başladım.

Lanet olsun, bu çocuk onun piçliklerine dayanamazdı! Yağız yerinde rahatsızca kıpırdanıp bana baktı. Kahretsin ki bunu yapamazdım. Eğer tepki gösterirsem ne yapacaklarsa kat ve kat fazlasını yaparlardı. Içeriye giren dört koruma onu çözüp götürürken hiç birimizden ses çıkmadı. Samet tek tek bize baktıktan sonra ellerini cebine koyup, ıslık öttürerek depodan çıktı. Kafamı koluma yaslarken Giray'a baktım.

"Giray?"

Bir şey demeden bana döndü. Ne diyecektim ki ona? Küçük bir çocuk gibi 'o iyi olacak mı?' Diyecek halim yoktu o yüzden bir şey demeden öylece bende ona baktım. Giray ne hissettiğimi istediğimi anlamış gibi gözlerini sıkıca kapatıp açtı.

"Ne zaman çıkıcaz bu amına koyduğumun yerinden!?"

Poyraz'ın delirmiş gibi bağırması ile ona baktım. Beyaz yüzü kızarmış, boynundaki ve alnındaki damarlar şişmişti. Oldukça terlemiş olsa da deli gibi bağırmaya devam ediyordu.

"Çıkarın lan artık bizi burdan sülalelerini siktiklerim şerefsizleri."

Poyraz bağırmaya devam ederken içeriye birkaç adam girmişti. Poyraz'ı da çözüp zar zor depodan çıkardılar. Vücuduma yayılan endişe beni rahatsız edecek kadar artsa da yine de sessiz kaldım.

"Ne olacak şimdi?"

Giray'ın bana döndüğünü hissetsem de ona bakmadım. Bakışlarım yerde dolanırken, beton zemini ezberliyordum.

"Bana bak."

Bakmadım. Giray'ın derin nefes aldığını duysam da yine de kafamı kaldırmadım.

"Büyük ihtimalle bu piç sırf zevk aldığı için bizi dövmeye devam edecek. Dayan-"

SOĞUK SEMT   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin