23/Kül bunun kanıtı.

880 89 94
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

GkeKaragz

***

Ağaçları yanan tepeler geçirdiği yangını sonradan unutur mu, bilmek isterdim.

Latife Tekin

***

Kartal, telefonunun tuş kilidini açıp ekranı yeniden kontrol etti. Nilüfer'in hiç değilse mesaj atacağını düşünmüştü ama kızdan saatlerdir ses seda yoktu. Bugün yaşananların, kızı şaşırttığını tahmin edebiliyordu. Gerçi anksiyetesi bugün onu da gafil avlamıştı. Zaman zaman ufak ataklarla kendini belli etse de anksiyetesi, uzun zamandır uysal bir köpek gibi ruhunun derinlerinde miskin bir uykuya çekilmişti. En azından Kartal, öyle olduğunu düşünmüştü ama bugün... Önce sırtındaki yaranın nasıl olduğunu yeniden hatırlamak, sonra Nilüfer'in gözlerindeki kırgınlık, göğsüne bir karabasan gibi çökerek nefessiz kalmasına neden olmuştu.

Geriye kalan her şeyle baş etmenin yolunu bir şekilde bulmuştu ama bir tek, Nilüfer'in yeşil gözlerinin derin kederi, onu yeniden o çaresiz, çelimsiz, küçük çocuğun karanlığına savuruvermişti. O kapının ardında, kan kaybından güçsüz düşüp kendinden geçene kadar gözü açık korkunç bir kabus görmüştü sanki. Karanlık, havasız, köhne odanın içinde boğulan tüm o sesler, çocukluğunun celladı olmuştu. O gün, o bodrumda, o kapının arkasında, onu derisinden soyup geriye bütünüyle suçluluk duygusundan ibaret, kırılmış, tedirgin başka bir şey bırakmışlardı. Onu çocukluğundan söküp çirkin ve ağrılı bir yaraya dikmişlerdi. Kartal, o günden sonra büyümemiş de usul usul kanamıştı sanki.

Düşünmek, hatırlamak istediği şeyler değildi. Unutmak için değilse bile yok saymak, tüm bunlar hiç yaşanmamış gibi yoluna devam etmek, her şeyi geride bırakmak için öyle çok uğraşmıştı ki ihtimaller gözünü korkutuyordu. Suçluluk duygusu derisine yapışıp kalmıştı, kurtulması mümkün olmuyordu ama bununla yaşamanın da bir yolunu bulmuştu. Koray'ın aksine, onun laneti hatırlamaktı. Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hiçbir şeyi unutmamıştı. İçinde, geçmişin acı hatıralarının, kayıp çocukluğunun, suskunluğunun, korkusunun, suçlululuğunun sahipsiz cesetler gibi üst üste yığıldığı ruhunun çekirdeğine değin ulaşmış, derin bir çukur vardı; tutuşup alev almak, şahsına ait bir cehennem olmak için ufacık bir kıvılcım bekliyordu.

Kartal, o kıvılcımın Nilüfer'in elinden çıkmasından ölümüne korkuyordu.

Yine de kızdan uzak duramıyordu. Onu ilk gördüğü andan beri içinde bir şey, tüm gücüyle Nilüfer'e doğru akmaya devam ediyordu. Telefonunu yeniden eline alırken, Nilüfer'den bir adım beklemek yerine kendisi harekete geçmeye karar vermişti. Uzun, hoş ve keyifli bir sohbetten sonra kardeşlerinin hepsi uyuyup kalmıştı. Kartal'ın uykusu yoktu. Bu nedenle Nilüfer'e mesaj atarak şansını denemek istiyordu. Eğer uyuyorsa uyandırmak istemediğinden aramak yerine mesaj çekmeye karar vermişti. Tuş kilidini açtıktan sonra birkaç dakika ne yazması gerektiğine karar vermeye çalıştı. Gecenin bu saatinde, ne yazarsa yazsın yakışıksız olacakmış gibi geliyordu. Sonunda sadece kızın ismini yazmasının uygun olduğunu düşünerek hızlıca tuşlara bastı.

SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin