22/Sevda değil, ruhumun kumarı bu.

913 87 150
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

stark1023

***

Sizi anlamayı öğrenemedim. Benden ne istediğinizi öğrenemedim. Beni sevip sevmediğinizi hiç bilemedim. Sadece kendime çiçeklerden çaylar demledim ve sizi seyrettim.

Mine Söğüt

***

Kız başını kaldırıp korkusuzca Kartal'ın gözlerine baktı. Neden böyle düşündüğünü bilmiyordu ama içinde tuhaf bir his oluşmuştu. Titreyen sesine aldırmadan "Bu yaranın, İdil'le bir ilgisi var mı?" diye sorduğunda aldığı karşılık adamın bakışlarını kaçırarak derin bir sessizliğe gömülmesi olmuştu.

Nilüfer, söz konusu İdil olduğunda, Kartal'ın ona bir yabancı gibi davranmasına anlam vermekte zorlanıyordu. Adam, her seferinde, İdil'le kendisini içine alacak bir daire çizerek kızı dışarıda bırakıyordu. Nilüfer ne kadar anlayışlı olmaya çalışırsa çalışsın, bu duruma içerlemekten kendini alamıyordu. Kartal'ın, ondan saklamak için bunca uğraşıp didindiği şey, her neyse, ne kadar kötü olabilirdi? Öğrenmesi en fazla neye sebep olabilirdi ki? Oysa adam, böyle yaparak her şeyi daha da kötüleştirdiğini keşke anlayabilseydi. Çünkü Kartal, böyle uzak uzak sustukça Nilüfer'in içindeki sesler kâbus gibi çoğalıyordu. Kız boş yere, tüm iyi niyetiyle adamın tutunmak için ona bir sebep vermesini bekliyordu.

Nilüfer, Kartal'ın sessizliğine daha fazla katlanamayacağını hissederek odadan çıkmak için yürümeye başlamıştı ki arkasında kopan gürültü irkilerek duraksamasına neden oldu. Ne olduğunu anlamak için arkasına döndüğünde, masanın üzerindeki cam dünya küresinin paramparça olduğunu fark ederek bakışlarını Kartal'a çevirdi. Adam, ayakta durmakta zorlanarak yeniden eliyle masadan destek almaya çalıştı. Bu arada, sıkışan göğsü nedeniyle boğuluyormuş gibi acıklı bir ses çıkararak nefes almak için çabalamaya devam ediyordu. Telaşla irileşen gözleri bir an için, Kartal'ın solgun teninde, alnında biriken ter damlalarında, cansızca aralanan dudaklarında ve en fenası, can havliyle koyulaşan yeşil gözlerinde dolandı.

Bir anda neler olduğunu anlamamıştı ama hızla ileri atılarak Kartal'a doğru yürüdü. Ayakta durması için adama destek olarak onu koltuğa götürdü. Oturmasına yardım ettikten sonra, güçsüzce beline dolanan kolları hissederek bir an için nefesini tutup bekledi. Adamın başı usulca gövdesine yaslanırken, neden ağlamak istediğini bile bilmeden titreyen dudaklarını ısırarak kendini tutmaya çalıştı. Parmaklarını nazikçe, sakinleştirmek ister gibi Kartal'ın saçlarının arasında gezdirdikten sonra başına hafif bir öpücük kondurarak adamı kendinden uzaklaştırdı. Gözleri kısa bir an birbirini buldu. Adamın gözlerinde bir şey vardı. Bir yara... Baktıkça, Nilüfer'in içinde bir yer keskin bir bıçakla kesilmiş gibi kanıyordu.

SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin