Yağmur kalan kadınlar

14.1K 421 78
                                    

Limon kokulu yağmurlu kadınlar vardır. Hiç unutmayan kadınlar vardır. Her şeye rağmen yağmur kalan kadınlar vardır.

Lale Müldür

***

Derin bir nefes alarak bakışlarını davetin verildiği yüksek sütunlu, geniş salonda gezdirdi. Kelebek kanatları gibi şeffaf görünen ince parmakları zarifçe etekleri etrafında kıpırdandı. Vücudunu tamamen saran zümrüt yeşili elbisenin içinde kusursuz göründüğü muhakkaktı ancak kendini rahat hissettiği söylenemezdi. Dilini bilmediği insanların içinde kalmış gibi hissediyordu. Sanki bir rüzgar, sanki adamla tanıştığından beri dört yanını saran acımasız bir rüzgar kızı alıp buraya savurmuştu. Oysa Nilüfer'in vuracağı kıyılar bu yakaya ait değildi; onun çiçek açacağı baharlar da. Kadın kör cesaretiyle, narin bir filiz gibi başını iklimine yabancı olduğu bu hoyrat mevsimlere uzatmıştı. Yapraklarının titrediğini, dallarının üşüdüğünü ve çiçeklerinin... Çiçeklerinin örselendiğini yüreğinde derinden hissetmesine rağmen çabalıyordu.

Burada, bu güzel hanımlar ve yakışıklı beyler arasında hayat, hiç bilmediği; çok parlak, çok gösterişli, çok yamalı, çok renkli, çok katmanlı, çok kabuklu, çok dalgalı yüzüyle karşısına çıkmıştı.

Nilüfer bu yeni hayatın yüzünü tırnaklarıyla parçalamayı reddediyordu. Yüzüne çıkıp nefes almasına yetecek kadar baş etmeyi öğrenmesinin yeterli olmasını ümit ediyordu. Düzgünce şekillendirilmiş dalgalı saçlarını omuzlarının üzerinden sırtına doğru atarken bakışlarını daldığı yerden indirdi. Aynı anda yani başındaki adamı fark ederek gecenin başından beri onu yalnız bırakmadığı için minnetle gülümsedi. "Yalnızsın?"

Birkaç masa ötede yanındakilerle konuşmaya devam eden adama kaçamak bir bakış atarak ellerini önündeki masaya bastırdı kadın. İhtiyacı olmadığı halde adamın neden onun da gelmesini istediğini anlamıyordu. Bu tarz ortamlarda elini kolunu nereye koyacağını karıştırdığını bildiği için, kasten yaptığına adı gibi emindi. İstemsizce gözlerini devirirken harfleri dişlerinin arasında çevirerek "Tuhaf mı?" diye sordu.

Genç adam serseri bir gülüşle omuz silkti. "Patronun, seni sigarası gibi yanında taşıyor."

Nilüfer başını çevirerek adama baktı. Onunla birlikte gülerken adamın omzuna hafif bir yumruk attı. "Dalga geçme!"

Oktay yüzündeki gülüşün kaybolmasına izin vermeden bakışlarını hızlıca kalabalığın üzerinde gezdirdi. Orkestra gecenin başından beri harika parçalar çalıyordu. Kadınlar şık ve güzel, beyler yakışıklı görünüyorlardı. Nazenin Hanım davet için hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Bakışları dans edilen alana kaydığında daha fazla düşünmeye gerek görmeden Nilüfer'in elinden tuttu. "Dans edelim."

Nilüfer bir şey söylemeye fırsat bulamadan kendini adamın kollarında buldu. Gözlerini isyanla irileştirerek adama ters bir bakış attı. Aldığı karşılık yine umursamaz bir gülümseme olunca başını yere eğerek Oktay'ın adımlarını takip etmeye çalıştı. Bu elbiseyle dans etmek zaten yeterince zordu. Bir de adamın ayağına basmak istemiyordu. Bu düşüncelerle, bakışlarını adama kaldırarak "Ayağına basarsam sakın çaktırma," diye uyardı.

"Bende."

Nilüfer gülerek başını iki yana salladı. Aralarına dolan müziğin yumuşak nameleriyle dakikalar geçip giderken, yanında hissettiği karaltıyla gülümseyen yüzünü kaldırdı kadın. "Partnerini almamda bir sakınca var mı?"

SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin