18/İçimde bir çocuk çığlık çığlığa

5K 271 85
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Bunca şeyin ortasında biz vuruşuyoruz ya, tek silahımız, bakış...

Hasan Ali Toptaş

***


Onu adeta bir labirentin içine hapseden karanlık rüyanın sonsuz evreninden, içinde bulunduğu anın gerçekliğine sert bir düşüş yapan adam nefes nefese gözlerini araladı. Ne gördüğünü dahi hatırlamıyordu ancak her ne ise sanki kaburgalarının ardında kaskatıydı. Ani bir refleksle, daha doğrusu kendini korumak için duyduğu ihtiyacın neden olduğu yabani bir güdüyle atılarak Nilüfer'in yüzüne dokunmak için öne uzattığı eli bileğinden kavradı. Kızın korkuyla aldığı nefesin rüzgârını da tam o anda hissetti. Kuruyan boğazı nedeniyle gürültüyle yutkunurken kaşlarını çatarak kendini koltukta geriye itti Kartal; zihni hala kör bir labirentin koridorlarında koşmaya devam ediyordu sanki, uykusu tam olarak açılmamıştı. Sonunda tiz bir çığlık gibi upuzun yankılanan aklı durularak ruhunun kıyılarını rahat bıraktığında her şeyin kötü bir rüyadan ibaret olduğunu anlaması uzun sürmedi. Nilüfer'in bileğini bir kelepçe gibi saran parmaklarını fark ettiğinde aceleyle tutuşunu gevşeterek kendini geri çekti. Kızın bileğindeki hafif kızarıklığı fark ettiğinde çenesi kasıldı, buna sebep olduğu için kendine kızarken sıkıntıyla bakışlarını kaçırdı.

Oysa bunun, normal bir sabah olmasını ne çok isterdi; hiç değilse Nilüfer'in yanındayken kâbus görmeden uyanmayı.

Nilüfer ise ne olduğunu anlamaya çalışarak çatık kaşlarla Kartal'ı izlemeyi sürdürüyordu. İskambil kâğıtlarıyla oynamayı bıraktıktan sonra da saatlerce konuşmuş, en sonunda da koltukta uyuyakalmışlardı. Kız, Kartal'dan önce uyanmasının bulunmaz bir lütuf olduğuna karar vererek onu izlemeye başlamıştı çünkü Kartal Tunaboylu, sık kirpiklerinin arasına dağılan gün ışığının incecik aydınlığıyla Nilüfer'e nefes almayı dahi unutturacak kadar eşsiz bir manzara oluşturuyordu. Kız uzun dakikalar boyunca Kartal'ı izlemiş, en nihayetinde adamın güzelliğinin ruhunda neden olduğu isteğe boyun eğerek ona dokunmak için kelimenin tam anlamıyla bir cesaret örneği göstermişti ki... Kartal hissetmiş gibi aniden gözlerini açıp onu bileğinden yakalayıvermişti. Bileğindeki acıyı yok sayarak sessizce iç çekerken Kartal'ın aniden bulutlanan gözlerini görmek için başını öne eğdi.

"İyi misin?"

Kendine tahammül etmekte zorlandığını anlatmak ister gibi gözlerini devirirken kirpiklerinin titreyerek birbirine karışmasına izin verdi adam. Nilüfer'in sesi içinde bir yara açıyordu sanki; bir türlü durmuyordu, bir türlü durulmuyordu. Nilüfer'in sesi rüzgâr oldukça, gövdesi kendi sınırlarına çarparak dalgalanan kan karanlığı bir bataklık halini alıyordu. İçindeki sıkıntıyı gizlemeye gerek görmeden kaşlarını çatarken "İyiyim," diye mırıldandı, bu haliyle inandırıcı olmaktan bir hayli uzaktı.

SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin