8 🗝 'Yabancı'

568 155 27
                                    

Gökyüzü günün ilk ışıklarıyla doğu tarafından aydınlanmaya başlamıştı. İşçi gazinosunu çevreleyen yeşilliklerde yaşayan kuşlar, şarkılarıyla koro halinde günün doğuşunu müjdeliyordu. Arada sırada, içlerinden biri, yiyecek bulmak amacıyla bahçedeki sıra sıra ağaçlardan birine doğru uçuyordu.

Bu işçi gazinosunda o çevrede çalışan işçiler ücretsiz olarak faydalanabiliyorlardı. Mutfaktan zengin sofra kurulduğu söylenemezdi ama yinede sıcak yemek çıkıyordu. Her gün kuru fasulye, çorba ve ekmek çıkıyordu. Hep aynı yemekten çıktığı için işçiler bundan biraz hoşnutsuz olsalar bile aç karınla uyumaktansa karınlarını doyurmayı yeğliyorlardı.

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte mutfakta yemekler pişmeye başlar, akşam namazıyla birlikte kapanırdı. Normalde her yıl böyle bir şey yapılmazdı ama bu yıl işler yoluna gidince hayrına böyle bir şey yapmışlardı.

Masalar yavaş yavaş hazırlanmaya başlamıştı ve sadece birkaç işçi dışında pek kimse daha yemeğe gelmemişti.

Yemeklerin yeni piştiği sıralarda bir yabancı servis masasının yanına gelmişti. Kafasındaki şapka kenarlardan taşan sarı saçlarını gizleyemiyordu. Soğuktan korunmak için kirli bir atkıyı boynuna dolamıştı ve gergin bir şekilde gözleriyle etrafı inceliyordu. Görevli yemek dağıtan adam ilk defa karşısında işçiye benzeyemeyen bir adam görünce şaşırmıştı.

Dünkü yoğun iş temposundan dolayı yabancıya isteksizce, " İşçi kartınız var mı? " diye sordu.

Sarışın adam şaşkın ve sinirli bir şekilde önündeki bu adama kaşlarını çattı. Sinirli biri olduğu her halinden belliydi ve etrafa esip gürleyecek gibi bir hali vardı. Ama karşısındaki iri yarı görevli adamı görünce vazgeçti.

"Kartım falan yok, para var." dedi yarım yamalak Türkçesiyle, "Açım çok, iki gün yemek yemedim hiç."

Görevli adam, "Burada sadece işçilere ücretsiz, ilk önce paraları koy bakalım, sonra yemeğini getiririz." dedi ve ellerini adama doğru uzattı.

Adam cebinden buruşmuş birkaç dolar çıkardı ve adamın eline bıraktı, "Yeter herhalde bu kadar." dedi.

Şaşkın bir şekilde paraya bakan görevli adam artık onun Türk olmadığını iyice anlamıştı içinden, "Zaten o sarı saçlarından anlamalıydım. Ama buraya turistler gelmez ki. Herhalde parasının hepsini saçma sapan yerlere harcadı ve aç kaldı. Geri zekâlı! " diye düşündü.

Elindeki parayı önlüğünün cebine koyduktan sonra, "Şuradaki boş bir masaya geçin." diye eliyle bir masayı gösterdi.

Adam sessizce en arkadaki boş bir masaya geçti. Yemekleri dikkatlice getiren önlüklü kız yemekleri masaya koyduktan hemen sonra sarı saçlı adam yemeğe başladı. Çok açtı ve ne zamandır yemek yemiyordu. Hizmetli kız tepsiyi masadan alırken tepsi yanlışlıkla adamın kafasına çarpmıştı. Büyük bir öfkeyle kızın kolunu yakalayan yabancı hışımla ayağa kalktı. Önlüklü kız irkildiği için çığlık attı. Tepsi büyük bir sesle yere düşmüştü. Birkaç işçi ne olduğuna bakmak için kafalarını yemekten kaldırmıştı ki etraftaki insanların onlara baktığını fark eden adam kızın kolunu ittirdi.

Kızın gözlerine sertçe baktıktan sonra yemeğine geri döndü. Görevli adam bu adamın bakışlarından şüphelenmişti. Bu adam her an bir şey yapacakmış gibi bir hali vardı.

Önlüklü kız sinirle dudaklarını ısırdı. Bu adam kendini ne zannediyordu ki. Yerdeki tepsiyi hızlıca aldı ve öfkeyle oradan uzaklaştı. Yerine geçtikten sonra bu adamı incelemeye başladı. Buraya bir sürü insan gelirdi ama hiç böyle bir olay yaşamamıştı. Adamın hiç terbiyesi yoktu. Yemeğini hızlıca yerken bir yandan da etrafına bakıyordu. Bu yüzden yemekten bazı kısımları üstüne döküyordu. Önlüklü kız, "İğrenç" diye düşündü.

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin