Sezon Finali - 2

247 19 10
                                    


Sezon Finali - Bölüm 2

İntikam

- Hiç şüphesiz, büyükler küçükleri idare etmelidir. -


"Hayır, olamaz!" diye mırıldandı Burak.

Mektuplar eğer bir zarar görmezse ilelebet kalacak bir iletişim aracıdır. Belki duyguları en iyi aktarma yolu, belki de ölmeden önce birinin yaptığı son kelamıdır. Burak için ise ailesinin onun için kurduğu son cümlelerdi.

Vücudu korkudan titriyordu ve boğazındaki o yumru uzun bir süreden sonra tekrar belirmişti. Bu mektup onun için çok değerliydi ve asla vazgeçmeyeceği şeylerden biriydi. Gözleri istemsizce dolabının çekmecesine kaydı. Onun bakışlarını takip eden Şenol'un parlayan gözlerinde ise bir kıvılcımlanma meydana gelmişti. Mektup orada olmalıydı.

Şenol, hızla dolaba yöneldi ancak Burak dolaba daha yakındı ve kendini hemen dolabın önüne attı. Dolabı korumak istercesine kalkan kollar, Burak'ın, her şekilde golü yiyecek ancak yine de direnmek için tüm gayreti gösterecek bir kaleci vaziyetine getirmişti.

***

Burak'ın vücudunu çepeçevre saran ve korkusuzca önüne atılmasına neden olan ani cesaret, Şenol'un parlayan gözlerinde gördüğü öfkeyle yavaşça erimeye başlamıştı. Ömer'in de yardım etmek için onun önüne atıldığını, yaşadığı şoktan, fark etmekte gecikmişti.

Şenol'un bir nefes kadar yakın olan vücuduyla onun arasında, artık sadece Ömer vardı. Burak'tan bir santim kadar uzun olan vücudu korkuyla kasılıyor, çikolata bulaşmış parmaklarındaki lekeler, yumruklarını sıkınca daha da belirginleşiyordu. Belki Burak'ın önüne neden geçtiğini bilmiyordu ancak onu korumaya niyetlenmişti bir kere.

Ömer, her şekilde Şenol'u durduramayacağının farkındaydı ancak bu kadar kısa süreceğini hayal edememişti. Şenol'un birden üzerine atılmasıyla fazla karşı koyamadan yere devrildi. Şaşkınlıkla çığlık atmak için debelenen vücudu, yatağın kenarına yuvarlanınca savaşmayı bıraktı. Paçasından düşen şekerleme paketlerinin haddi hesabı gözükmezsek, artık Ömer'in de pek umurunda değil gibiydi.

Şenol'un sinirden ve adrenalinin verdiği heyecandan kan ter içinde kalmış suratı bu sefer Burak'a çevrildi. Ömer ise bu kadar kısa sürede yenilmeyi ummadığı için çikolata ve şeker paketlerinin arasına yumulmuştu. Belki yardım isteyebilirdi. Fakat buna yapacak cesaretini boğuşma esnasında kaybetmişti.

Şenol, göz ucuyla Ömer'in bir işe kalkışmayacağından emin olmak için birkaç saniye bekledi. Ona göre bu iş çok uzamıştı ve yakalanmaları an meselesiydi. Ondan üç ya da dört yaş kadar küçük olan bu çocuklara zarar vermek niyetinde de değildi ancak sabrı tükeniyordu. Ellerinin ikisini de havaya kaldırarak teslim olduğunu belli etmeye çalıştı. Bir ihtimal onları konuşmasıyla kandırıp ikna edebilirdi.

"Size bir zarar vermek istemiyorum. Ben kendi başımı kurtardıktan sonra ne halt yaparsanız yapın, umurumda bile olmaz." dedi inci gibi parıldayan dişlerini göstererek. "Sizinle bu pisliğe bulaşmak istemezdim lakin kader bize de böyle güldü!"

Tepkilerini ölçmek ve ne cevap vereceklerini duymak için konuşmasını yarıda kesti. Ama korkuyla bakan iki çift göz, cevap vermeye pek niyetli gözükmüyordu.

"Şu mektubu ortadan kaybetmezsek üçümüzde yurttan kovuluruz. Sonra ne olur biliyor musunuz? Dışarıda sokak çocuğu olursunuz ve tinerciler ağzınıza bir güzel s*çar."

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin