Sezon Finali - 1

288 22 33
                                    

Sezon Finali – Bölüm 1

Sessiz Yakarış

- Düşman... Varlığını, kendine yakışır düşmanına borçludur. -


"Lütfen sakin olun! Asansörleri kullanmadan, merdivenleri sıra halinde geçelim. Sorun kısa zamanda çözülecektir. Panik olmayın!"

Alarmların çalışmasının üzerinden çok az zaman geçmişti ki odalardaki paniği belli eden bir ses yükselmeye başladı. İlk başta uğultuyu andıran sesler yerini şaşkınlık çığlıklarına bırakması da uzun sürmedi. Hastane hoparlörlerinden gelen duyuru ve ikazlara kulak asmadıkları belli olan insanlar, bir an önce dışarıya kaçışmak için birbirlerini eziyorlardı. Belki birçoğu neden kaçtıklarının bile farkında değildi.

Görevliler insanları sakinleştirmek ve hızla çıkışlara yönlendirmek için büyük çaba sarf etse de pek faydaları olduğu söylenemezdi. Doktor ve hemşirelerin çoğu hastaları sedyelerle bahçeye çıkarıyorlardı. Bu arbedede iğne atsan yere düşmezdi.

Doktorlardan biri, alarm çalmadan birkaç dakika önce, hastanenin basık havasından kurtulup biraz soluklanmak için dışarıya çıkmıştı. Kapalı alanlarda uzun süre durmak klostrofobisini azdırıyor, eski kötü anılarını canlandırıyordu. Bu korkuyu, birçok psikolojik tedavi sayesinde azda olsa yenmişti. Ancak yine de kapalı alanları sevmemesine bir engel değildi.

Doktor olmayı da bu yüzden hiç istememiş, her zaman açık alanlarda çalışabileceği bir meslek düşlemişti. Fakat sonunda ailesinin baskısına dayanamayıp bu işe girişmeyi çaresizce kabul etmişti. Şimdiki aklı olsa belki de ailesinin isteğini hiç kabul etmemiş olacaktı.

Ciğerlerini oksijenle doldururken, kendisini işinden biraz uzaklaştırıp boşalmış olan midesini yatıştıracak küçük bir kahvaltı yapabilirdi. Kantinden aldığı ve yemeğe anca fırsat bulduğu simidi de, çoktan yumuşamaya başlamıştı. Bulduğu ve kuru olduğunu umduğu banklardan birine oturdu. Buradan hastaneyi rahatlıkla görebiliyordu.

Bir lokma bile almaya fırsat bulamadan, hastaneden gelen alarm sesiyle kahvaltısını yine ertelemek zorunda olduğunu anladı. Yine ne tür bir aksilik çıktığını düşünmemek için kendini zor tutuyordu. Oturduğu bankı terk edip kapılara koştu. Alarmın kaynağı küçük bir sigara dumanından bile geliyor olabilecekken, başka büyük sebeplerde göz önüne alınmalıydı. Geçen sefer mutfakta çıkan o yangın, pek küçük bir sebepten kaynaklanmamıştı.

Kapılarda yoğunlaşmaya başlayan telaşlı kalabalığı yararak kendisini içeriye attı. Her yerden gelen insan sesleri megafonlardan yükselen ikazları etkisiz kılıyordu. Aceleyle dört bir yanda koşturan doktor ve hemşireler, hastalarını sedyelerle taşımaya çalışıyorlardı. İki görevli ise çıkış kapısının kenarlarında, insanlara yardım etmek için canla başla çalışıyorlardı. Bu kulakları bile sağır edebilecek gürültüde düşünmek gerçekten çok zordu.

Burnu, hastanenin o bilindik steril kokusunun arasında, bir yangın izi arasa da pek bir şey bulduğu söylenemezdi. Burnunu dolduran ilaç ve ter kokusu midesinin bulanmasına neden oldu. Nefes almak için kendisini zorla kalabalıktan uzaklaştırdı.

Belki yangın fıskiyeleri çoktan duruma el atmış ve başlamadan alevleri söndürmüşlerdi. Yine de kendisine emanet edilen hastasını odadan çıkarmak zorundaydı. Polislerin emriyle odaya kilitlendiklerine göre tek başlarına çıkmaları da imkânsız sayılırdı. Her ne kadar garip giyimli ve suçlu olma olasılığı olsa bile ölmeyi hak ediyor muydu emin değildi. Onu bilemezdi.

Hastanenin neden bu kadar az güvenlikli olduğu hakkında şimdiye kadar pek kafa yormamıştı. Hastaneye şüpheli bir katil adayı giriyor ve o sırada hiç polis bulunmuyor. Bu bir şans değildi. Hastane küçük olduğu için gerek duyulmamıştı. Birkaç güvenlik görevlisi dışında polise benzer biri bulundurulmamıştı hiçbir zaman. Gerekli olduğu gün gibi apaçıktı. Ancak umursayan kimse yoktu.

Sıkıntılı bir şekilde ne yapacağını düşünmeye çalıştı. Polisler hastaneyi aradığında şüphelilere bakma görevi ona verilmişti. Her ne kadar bu işe isteksiz olsa da yine onu kimse dinlememişti. Onlara göre yapması gereken tek şey, hastayı muayene edip yaralarını sarmak, sonrada odalarını kilitleyip kahvaltıya inmekti. Ondan sonrasını güvenlik görevlileri yapacaktı. Bu kadar olmayacağını biliyordu ve kimse yangın çıkarsa ne yapması gerektiğini de söylememişti.

Saatine bakarak alnındaki terleri sildi. Polislerin çoktan gelmiş olması gerekmez miydi?

Güvenlik görevlilerinden birini yanına alarak üst kata çıkmaya karar verdi. Fıskiyelerin çalıştığını ayağına kadar gelen su birikintilerinden anlamıştı. Her ne kadar suların üzerinden atlayarak geçse de güvenlik görevlisini alıp merdivenlere ulaşıncaya kadar sudan çıkmış balığa dönecekti.

Yeni doktor gömleğinin su içinde kalmasıyla öfkelenmemek için kendini zor tuttu. Böyle bir yere atanacağını bilseydi doktorluğu hala seçer miydi, tam muamma! Zaten hiçbir sebep yokken, en son seçeceği meslekle uğraşması tam bir saçmalıktı. Birde polislerin yapması gereken işi üstlenmişti. Yükselen sinir krizi ve başından aşağıya bir şelale gibi akan sularla kilitli kapının yanına vardı. Güvenlik görevlisine kapının yanından ayrılmamasını tembihledikten sonra içeriye adımını attı.

Duman ve köz kokusu yüzünü yalarken yangının kaynağını bulduğunu düşündü. İçerideki sessizliği sadece damlayan suların sesi bozuyordu. Hastasının yatağına varana kadar bir tuzak olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti. Hastası gözlerini kapatmış ve huzurlu bir şekilde uyuyordu. Fakat suçlu adam odada yoktu.

Bir anda rüzgârın tüm vücuduna temas etmesiyle titremesine engel olamadı. Üzerine yapışan gömleğine sıkıca sarılırken rüzgârın kaynağının ardına kadar açılmış olan pencere kaynaklı olduğunu anladı. Gözlerini şaşkınlıkla açarak birkaç adım geriledi. Suçlu adam pencereden kaçmış olamazdı. Ama nasıl biri olduğunu bilmediği için her şeyin olabileceğini fark etti. Bu bir çılgınlıktı! Bu kadar yüksekten aşağıya inmesi imkânsız sayılırdı.

Savurduğu küfürlerin ardı gelmezken hastasının kafasındaki yarayı fark etti. Bu yaranın daha önce burada olmadığına emindi. Sıkıntıyla dudaklarını yaladıktan sonra bir hata yaptığını anladı. Düşündüğü gibi suçlu şahısla hastası, iş birliği içinde olmayabilirdi. Hastanın kafasındaki yeni açılmış yara bunu kanıtlıyordu. Elleriyle hastanın göz kapaklarından birini kaldırdı. Göz bebekleri geriye dönmüştü. Dudaklarını kemirerek kapıya doğru döndü.

Ayağına bir şeyin takılmasıyla ödü koptu. Olduğu yerde hafifçe sıçradıktan sonra neyin ayağına değdiğini görmek için kafasını yavaşça yere indirdi. Gördüğü şey yeni sönmeye yüz tutmuş küçük bir kamp ateşiydi. Kömürleşmeye başlamış olan tahtaların ısı kaynağı olarak kullanıldığı belliydi. Boğazının kurumasıyla yutkunmaya çalıştı. Yangın bir tuzaktı.

Kapının dışından gelen ve yakarışa benzeyen bir sesle ayağını tahtalardan kurtardı. Sesler geldiği gibi yok olmuştu. Kapının kapalı olduğunu da görünce kalbi çılgınlar gibi atmaya başladı. Nabzını artık kulaklarında da hissediyordu. Kapıyı kapattığını hiç hatırlamıyordu. Belki tüm bunlar bir rüyaydı. Biraz sonra evinde, sıcacık yatağında uyanacak ve kahvaltı yapmak için mutfağa inecekti. İçinden kendini sakinleştirmeye çalışsa da yeniden titremeye başladı. Artık soğuktan mı yoksa korkudan mı titrediğini kestiremiyordu.

İki çenesinin titreyerek birbirine vurduğunu ve ne yapması gerektiği konusunda kararsız kaldığının farkındaydı. Belki de kapı rüzgârdan dolayı kapanmıştı. Bunu kapının yanına gitmeden öğrenemeyeceğini biliyordu.

Dikkatinin fazlasıyla dağıldığını ve başından beri odada yalnız olmadığını anlayamamıştı. Girdiğinde açık bıraktığı kapının kapanmış olduğunu da yeni fark ediyordu. Can havliyle kapıya doğru atılsa da artık çok geçti. Kilitli olan kapıyı birkaç kez yumrukladıktan sonra başka çaresi olmadığını anladı ve tüm gücüyle bağırdı. Ses tellerinin yandığını ve sesinin kısılmaya başladığı umursamadan bağırdı. Dudakları kurumuş başı dönmeye başlamıştı. Geçirdiği şokla kapıya sırtını vererek yere oturdu. Gözleri kararıyordu ve odanın duvarları üzerine doğru geliyordu.

Kandırılmış ve suçlunun pencereden kaçtığı izlenimi verilmişti.

Güvenlik görevlisinin düzensiz, hırıltılı nefes alışverişini oturunca daha net duyabiliyordu artık.

Bacaklarını göğsüne yaklaştırarak cenin pozisyonu aldı. Korkuyordu ve korkusu hiçbir zaman peşini bırakmayacaktı.

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin