9 🗝 'Hırsız'

515 134 131
                                    

"Hiişşt Ömer! Uyan artık on dakikadır seni dürtüyorum, yeter artık." dedi Burak ve son bir kez daha Ömer'in kolunu sıktı.

"Immm. Daha çok erken git uyu be! Bir rahat vermedin." dedi uyuklamaya devam ederken.

" Yav anlamıyor musun? Çok sıkıştım diyorum sana. Donuma edeceğim, benimle gelmen lazım." dedi Burak yerinde hoplarken.

"Git et o zaman. Ben ne yapayım senin tuvaletini. Tuvalete de mi birlikte gireceğiz. Yuh artık. Uyuyacağım ben. Beni rahat bırak." dedi Ömer ve kafasını yastığıyla kapattıktan duvar tarafına döndü.

"Uyan artık! Ben nerden bileyim bu karanlıkta tuvaletin yolunu. Sen bana yol göstereceksin sadece." dedi ve hızla yastığı Ömer'in kafasından çekip aldı Burak.

"Beni uyutmamayı kafana soktun herhalde! Neden tuvaletini yatmadan önce yapmıyorsun? Bilmiyor musun gece koridorlara çıkmanın suç olduğunu. İkimizin de başını yakacaksın. Bizi yakalarlarsa çok kötü olur." dedi Ömer yatağında doğrulurken.

"Ne yapayım unutmuşum böyle bir kural olduğunu. Eğer istersen burada yatağının yanında da salabilirim. O zaman sen de uyumaya devam edersin. Tabi uyuyabilirsen!"

Ömer homurdanarak yatağının yanındaki terliklerini giydi ve, "İğrençsin! Sakın öyle bir şey yapayım deme. Yoksa benim gazabıma uğrarsın demedi deme." dedi parmağını Burak'ın yüzüne doğru sallarken.

Tamam, bende dolaptan terliğimi ve yeleğimi giyeyim. Bu saatte koridorlar buz gibi olur. Üşütüp hasta olmak istemiyorum. Sende giymeyi unutma ha. Sonra salya sümük hasta olursun bana bulaştırırsın. Hiç çekemem şimdi hastalığı. Tatilimi zehir edemem." dedi Burak.

Ayaklarını yerde sürerek dolabından terliğini ve yeleğini çıkardı. Hızla onları giydikten sonra Ömer'in nerde kaldığına bakınca gözlerine inanamadı. Ömer yatağına tekrar yatmıştı ve uyuyordu.

Burak sinirle onu dürttü, "Uyansana uykucu! Bahar gerçekten sana tembel hayvan derken çok haklıymış." dedi sinirinden gülerek.

"Tamam ya. Yeter dürtme! Sen giyinirken beş dakika gözlerimi dinlendiriyordum bir kere. " dedi gözlerini ovuştururken.

Burak gülmeye devam ederken, "Gözlerini dinlendiriyordun ha! İlk defa horlarken gözlerini dinlendiren birini görüyorum." dedi.

Ömer şaşırmıştı, "Cidden horluyor muyum ben?" dedi.

Burak kapıya doğru giderken, "Şimdi bunu boş ver sen. Hadi gel artık gidelim ve bu kutsal görevi yerine getirelim şimdi. Eğer bir daha uyursan kutsal görevi senin üstünde deneyerek seni uyandırırım ve bir daha bugün boyunca uyuyamazsın." dedi kıkırdayarak.

"Öğğğkk! Sana iğrenç olduğunu söylemiş miydim?" dedi hızla Burak'ın arkasından giderken.

Burak odasının kapısını yavaşça açınca içinden bir Oh çekti. Çünkü çoğu zaman odaların kapılarını nöbetçi öğretmenler kilitlerlerdi ama bugün şanslarına kapılar kilitlenmemişti. Odadan çıkınca belli olmasın diye tekrar kapıyı sessizce kapattılar.

Burak'a serin, karanlık ve ıssız koridorlar çok korkutucu gelmişti. Hiç ses seda yoktu ve attıkları her adım koridorlarda yankılanıyordu. Burak sessizce Ömer'in kulağına fısıldadı, "Ömer çok yavaş hareket etmeliyiz. Sen önden git ve bana yolu göster." dedi sessizce.

Ömer ona bakıp, "Emrin olur komutanım." dedi ve kızgın bir bakış attı.. Onun önüne geçip tekrar yol almaya başladılar.

Tam tuvaletin önüne geldiklerinde Ömer kapının kolunu aşağıya indirdi ama kapı açılmamıştı. Burak bir anlık panik olmuştu.

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin