Bölüm 28 - Kör Adamın İninde

272 27 14
                                    



Tünel

Mahkûm kahkaha atarak, "Demek o da sizlerin ne kadar pis insanlar olduğunuzu anlamış olmalı!" dedi.

Terörist silahının namlusunu, mahkûmun yorgunluktan çökmüş omuzlarına ve karanlıkta kaybolan kara gözlerine çevirdi.

"O zaman seni köpeğin yanına götürelim!"

Mahkûm, tam itiraz edecekken buna zamanı olmadı ve ikinci bir mermi sesi tüm tünelde yankılandı.

Karanlık tünelin içine bir lanet gibi inen bu ses, mahkûmun kulaklarında yankılanmıştı. Merminin çok yakınında patladığını hissedebiliyordu. Hala yaşıyordu ancak zaman yavaşlamış gibiydi. Kafasını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Sesler çok uzaklardan geliyormuş gibiydi. Merminin ona denk gelmediği için şükredecek vakti olmadı. Parmaklarını kulağına yaklaştırarak birkaç kere birbirine vurdu. Normalde çıkması gereken sesi duyamayınca kendini boşluğa düşmüş gibi hissetti. Kısa süreli duyma kaybı yaşıyordu.

Terörist, silah sesinin geldiği yöne doğru döndü ve hızla yere çöktü. Diğer arkadaşlarından bu karanlık tünellerde bir Rum'un yaşadığını ve bu adamın deli olduğunu duymuştu. Adam aynı zamanda doğuştan kördü. Yıllardır buradaki karanlık labirenti mesken tutmuştu. Gözleri görmese bile buradaki her bir ayrıntıyı ezberlemiş olmalıydı. Nasıl bir insan gözü kapalı bir şekilde evinde çok güçlük çekmeden dolaşabiliyorsa onun içinde burası öyleydi. Aynı yarasalar gibi kendine karanlıkta bir düzen kurmuştu. Buraya giren her bir yaratığı bilir, ona göre davranırdı.

İki tane iri yarı köpeği vardı ve bu sonsuz karanlıkta ona tek yoldaş olan onlardı. Köpekler bir kurt kadar hırçınlardı fakat aynı zamanda bir sürü disiplinine sahiplerdi. Liderlerinin sözünden çıkmaz, onun istediği şekilde hareket ederlerdi.

Kör adam, arada sırada dışarı çıkar, köpekleriyle kendi karnını doyurduktan sonra inine geri dönerdi. Köpekler yemek vaktini bilir, ona göre liderlerinden ayrılarak yemek avına çıkarlardı. Kör adam ise bir şekilde aç kalmamanın yolunu bulurdu.

Teröristler, tünelden ilk geçişlerinde şans eseri onunla karşılaşmamışlardı. Kör adamın yemek aramaya gittiği vakte denk gelmeleri tamamıyla bir rastlantıydı. Ama kör adamla karşılaşabileceklerini biliyorlardı. Kalabalık bir grup için tehlikeli değildi. Işıklarının olması onları her türlü tehlikeye karşı savunma halinde bulunmalarını sağlıyordu.

Kör adamla ilgili anlatılan değişik dedikodular, hala kulaklarında çınlardı.

Karşılarında onun olup olmadığından emin değildi ancak köpekleri ilk hissettiğinde yakınlarda olabileceğini hissetmişti. Köpekler onun gözü kulağı sayılırdı ve pek yanından ayrılmazdı. Her bir kokuyu hisseder ve tehlikeyi algılarlardı. Düşman olarak hissettikleri her bir varlık, onların gözünde bir tehlike unsuruydu. Liderlerini korumak onların doğasında vardı.

Terörist, mahkûmun onu görüp görmediğinden emin olamasa bile işaret parmağını dudaklarına götürerek sessiz olması gerektiğini işaret etti. Mahkûmun yanına doğru gerekirse sürünerek gitmesi ve ona durumu anlatması gerekiyordu. Gözlerinin karanlığa alıştığını bilmesine rağmen bir metre bile ötesini bile zor ayırt edebiliyordu. Yanlış bir yere basıp suya düşmeyi ve akıntıya kapılmayı istemiyordu. Bir anlık bir tereddüt yaşadı. Eğer hareket ederse onu duyabilirdi. Doğuştan kör bir adamın kulakları ondan daha iyi işitiyor olmalıydı.

Kafasını yavaşça döndürerek etrafına baktı. Hiçbir hareketlilik fark etmemişti ancak korkuyu ensesinde hissediyordu. Biraz ilerisinde, mahkûmun karanlık tarafından sarmalanmış suretini az çok seçebiliyordu. Biraz yaklaşmak için bacaklarını kımıldattığı sırada altındaki birkaç taş sürtünerek ses çıkardı. Çok hafif bir sesti ancak duyulamayacak kadar da az değildi. Yutkunarak olduğu yerde döndü ve sesten birkaç adım geriye gitti.

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin