13 🗝 'Fırtına'

429 106 19
                                    

Ömer, dişlerini elindeki tavuk buduna geçirip yüzünü ekşitti. Et düzgün pişmemişti ve kemiğe yakın kısımları, hala kırmızı ve kanlıydı.

"Hey!" diye bağırdı. "Ama bu tavuk tam pişmemiş."

Burak Ömer'i duymamıştı. Bahar'ın ise umurunda olmadığı yüzünden belliydi.

"Size diyorum!" diye çıkıştı Ömer. "Beni taksanıza biraz."

Bahar oflayarak, "Hiç halim yok Ömer. Birde seninle uğraşamayacağım. Kendimi pek iyi hissetmiyorum." dedi beklenti dolu gözlerle oğlanlara bakarken. "Hastayım galiba."

"İyi o zaman. Ben kendime yeni yemek alıp geleceğim." dedi Ömer masadan kalkarken. Elindeki kemiği çöp kutusuna fırlattı. Hıncını alamadığını fark edince tavuğun kalan kısmını da kemiğin peşi sıra gönderdi.

Bahar içinden, "Bu oğlandan adam olmaz. İnsan arkadaşına bir geçmiş olsun der." diye geçirdi. O sırada gözü düşünceli düşünceli yemeğine bakan Burak'a kaydı. "Burak, niye yemeğini yemiyorsun? Soğudu bak. Yemeyeceksen ben yerim. Tabi istersen." dedi doymamış karnını ovuştururken.

"İştahım yok benim. Yiyebilirsin. Ben biraz dışarıya nefes almaya çıkacağım." dedi ve tabldotunu Bahar'ın önüne ittirdi.

Bahar, Burak'ın da masadan kalkmasıyla yemeği önüne çekti. "Ömer neyini sevmedi ki yemeğin? Gayet güzel." dedi. Büyük bir iştahla yemeğinden kocaman bir lokma aldı. "Hımmm. Çokta lezzetliymiş."

Ömer ise tam yeni bir yemek için sıraya gireceği sırada Şenol'un sırıtan suratıyla karşılaştı. "Merhaba! Senin adın neydi be? Unuttum bak çabucak."

"Ömer." diye mırıldandı. Bu çocuktan hiç haz etmiyordu ama kendisinden büyük olduğu için bir şey de yapamıyordu. Aklında öyle değişik işkence yöntemleri vardı ki gelecek nesillerin bundan yararlanması için kitap yazmayı bile düşünmüştü.

Şenol etrafına bakarak kimsenin olmadığından emin olunca, "Biliyor musun? Bu hafta kontrol yapılacakmış." dedi. Sonra fısıltıyla Ömer'in kulağına doğru eğildi. "Yani anlayacağın gece vakti Demet hocanın odasına giren hırsızları arıyorlar. Yani bizi!"

Ömer telaşlanmıştı. Böyle suç işleyenlere nelerin yapıldığını bilmiyordu ama bilmekte istemiyordu. "Ya yakalanırsak! Ne yapacağız biz." dedi ağlamaklı bir şekilde.

"Aman sende ne kadar korkaksın. Bulmaları zor. Kamera kayıtlarıyla oynadım biraz." dedi parmaklarını şaklatarak. "Ama Demet hocanın tek tek herkesi odasına alıp onlara değişik yollarla her şeyi söylettirme gibi bir özelliği var. Tabii ki ben bu işte de uzmanlaştım. Her seferinde yaşadığım o psikolojik baskılar, o eziyetler sonrasında alıştım artık ve bu işten sıyrılabilirim. Ama sizi bilemiyorum."

Ömer paniğe kapılmıştı ve terliyordu. Yutkunarak, "A-ama suçlu olan sensin!" dedi.

Şenol kahkahayla, "Güldürme beni. Bu işe sizde dâhilsiniz. Bunu gayet iyi biliyorsun değil mi?" dedi ve eliyle yavaşça Ömer'in kafasını ittirdi. "Diğer arkadaşını da uyarmayı unutma."

Şenol geldiği gibi sessizce ortalıktan kaybolmuştu. Ömer ise hala şok geçiriyordu. Onların tek suçu Burak yüzünden tuvalete gitmeleriydi. "Burak'a acilen haber vermeliyim." diye düşündü.

Eli boş bir şekilde Bahar'ın yanına döndü. Bahar masadaki her şeyi silip süpürmüş ve ağzını peçeteyle temizliyordu. Ömer'in büzüşmüş suratını fark edince kendini gülmekten alamadı.

"Sana ne olmuş böyle. Çarpılmış gibi olmuşsun." dedi kıkırdayarak. "Ava gitmişte avlanmış gibisin."

Ömer zorla gülermiş gibi yaparak, "Haha! Çok komiksin gerçekten." dedi.

Zamana DirenenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin