Bölüm 6

4.2K 176 3
                                    


Sabah gözlerimi, kapıya dayanan polislerin sesiyle açıyorum.

Murat yılların alışkanlığıyla, artık karşında görmekten hiç şaşırmadığı bu adamlara her zamanki gibi ‘’Valla ben birşey yapmadım, Memur Bey.’’ diyerek açıyor kapıyı.

Karşındaki memurların, Murat’ın söylediklerini kaale bile almadan; ‘’Gizem Kaya burada mı?’’ diye sorduklarını işitiyorum.

Murat, engel olamadığı bir şaşkınlıkla; ''Gizem'i ne yapacaksınız?'' diye soruyor .

Uzaktan kulak misafirliği ettiğim bu sohbete, yataktan büyük bir merakla fırlayıp çıkmış bir halde ve hala uykulu gözlerimi ovuştururken dahil oluyorum.

''Ne oldu, neden arıyorsunuz beni?'' diye soruyorum, şaşırarak.

''Gizem Hanım, Halit Turhanlı'yı tanıyor musunuz?''

     Adı buymuş demek, vasiyetinin imzalanmış halini bile göstermemişti bana, adını bile bilmediğim adamın bana sunduğu o reddetmesi zor, kabul etmesi imkansız teklifi geliyor aklıma. Bir kez daha inanmıyorum; bir yabancının, beni içine çekmek istediği bu karmaşaya ve ondan bu kadar uzaktayken bile bir şekilde beni huzursuz etmenin bir yolunu bulabilmesine.

''E-evet neden, ne oldu ki?''

''Kendisi bu sabah evinde ölü bulundu?''

''Me-memur Bey, emin misiniz aynı kişiden bahsettiğimize? Ben daha dün akşam yanındaydım, gayet iyiydi kendisi.''  Ben, kekeleyerek de olsa kurduğum bu cümleyi tamamlamaya çalışırken; burada söz edilen Halit Bey'in aslında kim olduğunu daha yeni anlayan Murat'ın ağzından dolu dolu bir  ''Hassiktir.'' dökülüyor.

      Bu, beklenmedik tepkisiyle polislerin bütün ilgisini üzerine toplamayı başarıyor Murat. Bu, benim için bir kaç saniyelik nefes alma süresi ve kafamın içinde dağılan bütün düşünceleri toplama fırsatı demek. Bütün gözlerin üzerine çevrilmesiyle, iyice gerilen Murat, tepkisinin sebebini yarım yamalak cümlelerle açıklamaya çalışıyor : ''Yani, ben, şey üzüldüm.'' Her ne kadar Murat'ın döktüğü ecel terleri beni eğlendirse de, Halit Bey'in başına gelenleri ve onun nasıl öldüğünü sormak zorunda hissediyorum kendimi.

''Nasıl olmuş peki, yani nasıl ölmüş kalp krizi falan mı?'' Sorum, Murat'ın üzerinde toplanan bütün ilgiyi, yeniden bana çekiyor. Murat'ın yanımda rahat bir nefes aldığını duyabiliyorum.

''Gizem Hanım, bizimle gelmeniz gerekiyor. Merkez'de size gerekli olan tüm bilgileri verirler zaten. ''

''Neden sizinle gelmem gerekiyor ki?''

''İfadeniz alınacak.''

''Memur Bey ben hiç anlayamıyorum sizi, neden ifade alıyorsunuz ki? Ters birşeyler mi var?''

''Gizem Hanım, lütfen acele eder misiniz?''

''Tabi ki. Kusura bakmayın bir sürü soru sordum size, şaşkınlıktan. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa tabi ki gelirim sizinle.''

Dün akşamdan üzerimde kalan kot pantolonum arka cebinde duran kartviziti kimseye çaktırmadan elimle kontrol ediyorum, buna ihtiyacım olacak gibi görünüyor.

                                                                          ***

       Emniyete gelince üzerimi aradıktan sonra, bana haber verecek bir avukatım olup olmadığını soruyorlar, kelepçeli ellerimle zorda olsa, pantolonum arka cebine uzanıp, bana yardım etmesini umduğum bir avukata ait kartviziti karşımda duran kadın komisere uzatıyorum. Benim gibi çulsuz bir insanın bir avukatı olması şaşırtıyor onu. Özellikle kartın üzerinde yazılı olan ismi okuduktan sonra şüpheli bakışlarla bir kez daha inceliyor yüzümü; bu isim buralarda bilinen bir isim olmalı. Arkamdan gelen fısıldaşmalar çok rahatlatıyor beni; kadın komiser yanındaki adam; ''Bu kıza çok sert davranmayın hepimiz yanarız. Belli ki çokta uzun süre misafirimiz olmayacak zaten.'' diyor.

Hayatımın Teklifi Where stories live. Discover now