Bölüm 30

1.5K 74 0
                                    


          Açılan kapının ardında, bana çokta yabancı gelmeyen bir çift gözle karşılaşıyorum. İlk önce çıkaramıyorum onu, bu çok normal çünkü hayatım boyunca yalnızca bir kere gördüğüm bu adamla karşılaşmayalı neredeyse iki sene oldu. O olabilir mi gerçekten? Neden onun yanına getirsin ki beni Güven? ''

       Bakışlarımı Güven'e çeviriyorum, gözlerini ‘’Evet, o.’’ der gibi kapatıp açıyor. Kapının ağzında ne yapacağımı bilemeden, dikilip kalıyorum.

       Güven, sırtıma nazikçe yerleştirdiği eliyle beni içeri doğru iterken, arkamızda kalan kapıyı da kapatıyor. Elini belime doğru indirip beni sandalyeye doğru yönlendirerek, sanki lüks bir yere yemek yemeye gelmişiz gibi, oturmam için sandalyeyi çekiyor.

        Kendisi de yanımda duran boş sandalyeye oturduktan sonra eliyle karşımda oturan adamı işaret ederek; ''Sevgilim, bu Koray Ateş, Halit Bey'in ortanca oğlu yani manevi oğlu ve sana söylemek istediği bir şey var.'' 

         Şaşkınlıktan sadece ben değil, yol boyunca başımın etini yiyen düşüncelerim bile susup kalıyor. Bana söylemek istediği şeyin ne olduğunu bilmiyorum ancak bildiğim bir şey var; o da bu adamın ağzından dökülecek her kelimenin beni yakıp, kül edeceği… Karşımda oturan adamın kim olduğunu biliyorum; bu adam benim yaptıklarımın cezası, bu adam benim cehennemim. 

        Konuşmaya başlıyor; ‘’Gizem Hanım öncelikle; o gün, deniz kenarındaki o bankta sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. Her şeyi yapanın kim olduğunu bildiğim halde suçu sizin üzerinize attığım için de tabi...’’

''Kimmiş?''

''Bendim.''

      Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemiyorum. Neden böyle bir yalan söylüyor? Neden aslında işlemediği bir suçu kabulleniyor? Ona sormak istediğim onlarca soru var ama aklımdan geçenleri sormam demek buradan elleri kelepçeli çıkacak kişinin o değil, ben olmam demek. Daha dakikalar önce yaşadığım korku gelince bir kez daha aklıma kendimi ele vermemek için susmayı tercih ediyorum. 

''Peki, neden şimdi? Neden tam iki sene sonra? ''

‘’Çünkü..’’ bir derin nefes uzunluğunda duraksadıktan sonra, gözlerimin içine sabitlediği gözleriyle devam ediyor ''...VİCDAN'' vurgulayarak söylediği kelime kulaklarımda çınlıyor, boğazımda düğümleniyor. Daha fazla burada durup, benim günahımı sahiplenen bu adama bakamam, fırlayarak kalkıyorum ayağa, Koray ve Güven’in şaşkın bakışları eşliğinde.

''Ben çıkabilir miyim? ''

''İyi misin?''

''İyiyim.'' sanki bir aynanın karşısında durur gibi kendime olan nefretimi, bakışlarımla karşımda oturan bu masum adama yansıtıyorum. ''..sadece bu adamın yanında durmak istemiyorum. Arabada olacağım.''

Kafasını sallıyor cebindeki anahtarı uzatırken.

      Ayaklarımın kaymasına aldırmadan, koşarak gidiyorum arabaya, kapıyı kapattıktan sonra sızlayan vicdanımın sebep olduğu yaşlar süzülmeye başlıyor gözlerimden, Güven'in binadan çıkıp arabaya doğru yürüdüğünü fark edene kadar da durmuyor. Onu görünce kendimi aynadan kontrol ediyor, akan rimelimi elimle sildiriyorum ancak kızaran gözlerim için elimden bir şey gelmiyor. Güven, solumda kalan kapıyı açıp, biraz önce o adamın yanına girerken benden çıkarmamı istediği çantamla biniyor araca. Elindeki çantayı bana uzatırken; ''Gizem.'' diyor önemli bir şey söyleyecekmiş gibi.

''Efendim.'' diyorum bir kaç saniye süren sessizlikten sonra ''İyi misin?'' diye soruyor.

Kafamı aşağı yukarı sallayarak evet diyorum.

''Ben, daha fazla şey sormak istersin diye düşünmüştüm ve artık kimse seni suçlamayacağı için mutlu olacağını.''

''Ben de ama o adamı görünce iki senedir yaşadıklarım geldi aklıma. Senin, benim bir katil olduğuma inandığın o günler ve tabi Halit Bey...'' biraz duraksadıktan sonra devam ediyorum; ‘’…ve de o gece.’’

''...Ve artık hepsi bitti.'' Diyor, arabayı çalıştırmadan önce. 

       Bense bundan pek emin değilim; sanki her şey yeni başlıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Bütün suçumu üstlenen bu adam, beni rahatlatmaktan ziyade keyfimi kaçırıyor. Son zamanlarda; sesini duymaya pekte alışık olmadığım vicdanımı harekete geçiriyor. Unuttuğum her şeyi bir kez daha hatırlatıyor bana, kalbime saplanan bir bıçağın soğukluğu titretiyor kalbimi, sahip olduğum her şey yitiriyor önemini. Bir tek o var, bir tek Güven var, yalnız onu kaybetme korkum bastırıyor içimdeki çığlık çığlığa ağlama isteğini.

Hayatımın Teklifi Where stories live. Discover now