Bölüm 7

3.8K 146 3
                                    


          Kapıdan Tanju Bey’le birlikte çıkıyoruz. Hava, kışın kısalan günler nedeniyle çoktan kararmış. Dışarı adım atar atmaz, güneşin gözden kaybolmasıyla birlikte iyice soğuyan, buz gibi bir hava karşılıyor bizi. Yüzüme vuran soğuk, ferahlatıyor içeride art arda sıralanan sorulardan bunalan beni, buz gibi soğuk havayı ciğerlerime çekiyorum. Hafif bir titreme sarıyor bedenimi. Avukata dönüyorum: ''Nasıl oldu da ikna ettiniz başkomiseri?'' 

Alaycı bir gülüşle yanıtlıyor beni, işinin inceliklerini söylemek istemiyor belli ki. Bu düşüncesine saygı duyuyorum, başka çarem yok, zaten çokta umurumda değil nasıl olduğu; önemli olan dışarıda olamam ve çok yakında sahip olacağım o çok büyük servet.

''Şimdi bütün mirasını alabilecek miyim gerçekten?''

''Çocukları zorluk çıkaracaktır elbet ama ben senin tarafında olduğum sürece şans senden yana.''

''Ondan bir şüphem yok, biraz önceki başarılı çalışma tarzınızı gördükten sonra şüphe duymam imkânsız. Peki, ne zaman benim üzerime geçer hepsi?''

''Biraz sabırlı ol bakalım. Bir kaç ay daha sabretmem gerekecek.''

Suratım düşüyor.

''Ama şey, benim hiç param yok, gidecek yerimde yok.''

''Şimdiye kadar nasıl yaşadın, Halit Bey'le karşılaşmasaydın nasıl devam edecektin hayatına? Merak etme, geçici bir çözüm bulursun kendine. Benim şimdi gitmem lazım. Kendine dikkat et, ortanca oğlan pek sağlam ayakkabı değildir,  yasaları karıştırmadan halletmek isteyecektir işini.''

''O ne demek şimdi?''

‘’Tehdit demek. Biliyorum sen yaptın, peşindeyim gibi seni huzursuz edecek şeyler ama merak etme hiç bir şey yapamaz sana, atıp tutmayı sever sadece ama sen yine de dikkatli ol. Ha bir de...’’ telefonunu uzatıyor bana  ‘’…numaranı kaydet buraya ki, gelişmelerden haberdar edebileyim seni.’’ O an aklıma geliyor telefonum ben de olmadığı.

''Telefonum yok ki.''

''Aa doğru ya delil olarak tutacaklar.'' Cebinden ikinci bir telefonu çıkarıp bana uzatıyor ve

''Numaran bende var artık.'' Dedikten sonra beni yalnız başıma bırakıp gidiyor.

Tanju Bey, koşa adımlarla merdivenlerden inerken ardından sesleniyorum; ‘’Tanju Bey!!’’

Kafasını bana doğru çevirinceye kadar bekleyip sonra devam ediyorum konuşmaya; ‘’Siz bana inanıyorsunuz değil mi? Yani onu öldürenin ben olmadığıma?’’

        Bana cevap vermek yerine sadece bir göz kırpmakla yetiniyor ve basamakları hızlıca inmeye devam ediyor. Bense ne yapacağımı bilemez halde etrafıma bakınmaya başlıyorum; ne yapacağım ben, Murat'a mı gideceğim yine, eğer o paranın bana kaldığını bilse çıldırır mutluluktan ama ben ona daha fazla katlanamayabilirim. Bazen kendimi onu tekme tokat döverken hayal ediyorum, bazen ellerim boğazına sarılmış. Eğer bir kaç ay onunla, o evde yaşarsam elimden bir kaza çıkabilir ve hayatımın dönüm noktasında onun yüzünden hapse düşmeyi hiç istemiyorum doğrusu.

         Ne yapacağıma karar vermeye çalışırken; arkamdan gelen o sese çeviriyorum başımı; ''Gizem Hanım ?? '' O söylediğinde yıllardır taşıdığım bu isim bile bir şiir gibi geliyor kulağıma, adımın ne kadar da güzel olduğunu o ana kadar hiç anlayamadığımı fark ediyorum.

Bana iyice yaklaştığında; ''Beni yeniden tutuklamayacaksınız değil mi?'' diye esprili bir soru soruyorum ona. Bu espri güldürmüyor onu, aksine yüzü daha da ciddileşiyor. 

Hayatımın Teklifi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin