Bölüm 10: Feleğin Çemberinden Geçmek

391 45 103
                                    

Merhaba, iyi okumalar~

***

JİMİN HER ZAMAN OLAYLARDAN geri kaldığının farkındaydı, genellikle önemli olaylardan, çünkü sanki hep Jimin yokken olmaları gerekiyormuş gibiydi; ya da uyurken. Herkesin çoktan bildiği bir olayı on dakika sonra 'ne?' diye sorarak öğrenmeye çalışmak inanılmaz derecede rahatsız ediciydi, olan olmuş olurdu ve artık kimse üzerinde konuşmak istemezdi. Bazen önemsiz ama eğlenceli şeyleri de kaçırırdı; duymadığı komik şakaları, birkaç gün önce Jungkook'un rahmetli arabada şarkı söylemesi gibi kırk yılda bir olan şeyleri... Bu sefer ise iki türden de değildi, gerçekten önemli bir şeydi ve nihayet kaçırmamıştı, en azından tamamını değil.

Kapının hızlıca vurulma sesini duyduğunda tam olarak uyuduğu söylenemezdi, daha çok rüyayla gerçeklik arasında bir yerdeydi. Yoongi yatakta yanına tırmanıp onu yanlışlıkla uyandırmadan önce uyuyordu. Uyandığındaysa biraz aklı karışmıştı çünkü midesi neredeyse bir hafta sonra ilk defa sıcak yemekle dolduğu için onların odasında mayışıp uyuyakaldığını sonradan hatırlamıştı. İlk başta yatakta bir kıpırdanma, sonra da yanına kim tırmanıyorsa ondan gelen bir sigara kokusu hissetmişti. Taehyung, genellikle yatağını beraber paylaştığı kişi, olabilirdi çünkü o da sıklıkla sigara kokardı ama yanında kesinlikle ağır bir alkol aroması da olurdu. Bu Taehyung olmadığını anlamasını sağlayan ilk ipucuydu. İkincisi üzerindeki örtünün sertçe üzerinden çekilmemiş olmasıydı, üçüncüsü ise yanında gerçekten birinin uzanıyor olmasıydı. Taehyung ya denizyıldızı gibi yayılıp tüm çarşafı etrafına dolar ya da sırtını ona dönerdi. O yüzden böyle tavırlarla karşılaşmayıp ilk defa uyandığında kendini yataktan aşağı düşmüş bulmadığına sevinmişti. Genç adamın yanına yerleştiğini hissetmişti, kendisini uyandırmamak için yavaşça, narince ve bacakları onunkilere değerek. Ve sonra gözlerini kapatıp bir kere daha uykuya yenik düşmüştü, en azından biri dış kapıya vurmaya başlayıp herkesi uyandırmadan önce. Sonra Yoongi açmak için yataktan inmişti, oysa ikisi de daha yeni rahata ermişti. Jimin de gözünün tekini açıp karşılarındaki yatakta oturan Namjoon'u görmüştü, kendisinin hissettiği gibi dağınık ve bitap gözüküyordu, aynı sırada arkadaşları beceriksiz ellerle kilidi çevirip kapıyı açmıştı.

Kapıya vuran kişinin kim olduğunu tahmin edemeyecek kadar şaşkınlığa uğramıştı çünkü Yoongi birini içeri sürüklediği sırada yataktan doğrulup oturacak zamanı bile olmamıştı. Jungkook gibi görünen ve duyduğu birini. Sonra genç adam odanın lambasını açmıştı ve etraf keskin sarı ışıkla dolmuştu. Jimin gözlerini ani acıyla kısarak tahmin ettiği arkadaşını görmüştü ama en son gördüğünden çok farklı duruyordu.

Oğlanın hırkası çok giyilmekten yıpranmıştı ama dirseklerindeki bazı aşınmalar dışında yine de düzgün dururdu; şimdi ise kollarından birinde dev bir yırtık vardı, hatta omuzlarında da vardı ve deliklerin altından gri tişörtünü görebiliyordu. Sanki görünüşündeki en önemli ve dikkat çekici şeymiş gibi Jimin arkadaşında ilk önce bunlara odaklanmıştı. Koyu renk saçları ise darmadağınıktı, birileri iyice sarsmış ve canını acıtmış olmalıydı ama suratının her yerindeki sıyrıklar kadar acıtmış olamazdı. Sağ yanağından çenesine doğru korkunç görünen ve gittikçe derinleşen bir yara vardı. Alt dudağında sola doğru olan taraftaki kesik durmadan kanadığı için dudakları kıpkırmızı olmuştu ve çenesinden damlayan kanlar yakasını sırılsıklam etmişti.

Yine kavgaya girişiyordu, belki de dövüşüyor demek daha doğru olurdu.

Jimin Jungkook'un kavgalara eğilimli biri olduğunu biliyordu ve bu bir sır değildi. Çünkü oğlan gecenin bir vakti sokaklarda ayyaşlara rastlaya rastlaya böyle olmuştu, en azından kendisi öyle söylüyordu. Her zaman önce başkalarının kendisine sataştığını söylerdi, sadece yanlarından yürüyüp geçtiğini ama onlarla muhatap olmayı engelleyemediğini. Halbuki Jimin işin aslının tam olarak öyle olmadığını biliyordu ve diğerlerinin de bildiği barizdi. Belki sarhoşlar başlatıyor olabilirdi ama o da kesinlikle devam ettiriyordu, işin kızışmasına müsaade ediyordu çünkü canı istiyordu. Jungkook bela istemiyormuş gibi davranmayı severdi ama gayette isterdi. Oğlanın öfkeli bir yanı vardı, arkadaşlarının yanında kontrol altında tutardı ama böyle sokak köşelerindeki yabancılara boşaltmaktan çekinmezdi. Jimin onun neden bu kadar agresif olduğunu bilmiyordu ama öyleydi işte. Bazı zamanlar dudaklarının kenarından veya gözlerini çeviriş şeklinden sıkıntılı olduğu okunurdu ama çok kısa sürer, sonra yine gizlemeyi başarırdı. Ve o gece de patlamış, başını belaya sokmuştu.

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin