Bölüm 13: Bariz

509 50 120
                                    

Ç/N:

Bu bölüm kahvesiz gelmeyin derim, çünkü bol bol ilişkilerden konuşacağız~ İyi okumalar!

(Ve biraz geç oldu ama okuma kolaylığınız için, belki bilmeyen vardır: Xanax = Zanaks)

***


JIMIN NİHAYET GÖZLERİNİ AÇTIĞINDA gördüğü ilk şey suratının önündeki dağınık koyu kahverengi saçlardı. Yastığa gelişigüzel yayılmıştı ve tutam tutam ayrılmış olan saç pamuktan daha yumuşak gözüküyordu, kirpiği gibi uçları hafifçe yukarı doğru kalkmıştı. Birkaç saniyeliğine sadece ona bakmayı sürdürürken beyni yavaş yavaş uyanmaya başladı ve sonra hareket eden bir şey hissetti, sanki birinin parmaklarıymış gibi kendisine değen bir şeyler. Kafasını hareket ettirip aşağı bakmasına kalmadan parmakların devamındaki eli ve elin devamındaki kolu gördü, tam göğsünün üstünde tembelce duruyordu. Jimin sırtüstü yatıyordu ve kafası öbür tarafa dönüktü, o yüzden yavaşça kafasını diğer tarafa çevirip bakmak için kıpırdandı. Hafif esmerleşmiş bir ten rengine sahip bir kol, göğsünün üstünde uzanıyordu ve elin üstü çatlamıştı, parmak düğümlerinin olduğu yerler elinin geri kalan kısmına göre daha pembemsi bir renkteydi ve hafif yaralar vardı. Gözüyle eli takip ederek bileğe, bilekten sonra kola, dirseğe ve daha yukarısına baktığı sırada görüş açısına bir kafa girdi. Yastığa yayılan aynı kahverengi saçlara sahipti, demek ki bu kişi Taehyung'dan başkası değildi.

Oğlan yolda geçirdikleri süre boyunca yatağını en çok onunla paylaşmıştı ama hiçbir zaman uyandığında kendini böyle bir pozisyonda bulmamıştı, çünkü genellikle daha o gözlerini açmadan Taehyung yataktan çıkmış olurdu. Uyurken de kollarını ve bacaklarını dört bir yana açmış ve tüm alanı kaplamış olurdu, Jimin de ona sırtını döner ve boyuna rağmen bacaklarını kendine toplamaya çalışırdı ya da oğlan sırf aksiliğine kafasının altındaki yetmiyormuş gibi bir de kucağına bir yastık alıp ona sarılarak uyurdu. Düzenleri buydu, ta ki bu sabah uyanıp da arkadaşını kendi tarafına kaynaşmış bir şekilde bulana kadar. Taehyung kollarını ona sıkıca sarmıştı, eğilip bakmasa da ağırlığını hissettiği bacaklarını kendininkilere dolamıştı ve yüzünü de Jimin'in göğsüne gömmüştü.

Dün gece yüzündendi.

Jimin aptal değildi. Dün gece Taehyung'u çok uygunsuz bir pozisyonda yakaladığını biliyordu ve gerçekten de tuvalete girmemesi gerekirdi. Ama dış kapının açılıp kapanma sesini ve sonra birinin odanın karşısına ilerleyişini duyduğunda kalkıp kontrol etmemek için kendisini durduramamıştı. Yatağının yanı boştu, bu da dışarıdan gelen kişinin diğer iki oğlan değil de Taehyung olduğunun işaretiydi. Yola çıktıkları ilk günün ertesi sabahı Seokjin'in ona Taehyung ile ilgili sorduklarını düşünmüştü, çantasında başka alkol taşıyıp taşımadığını, ve bu yüzden de yatağından kalkıp onu kontrol etmek istemişti: tamamen merakındandı ve belki, birazcık da arkadaşının ucuz biradan daha kötü bir şey taşıyıp taşımadığına bakmak istemişti. Uyuşturucu gibi, mesela. O yüzden aptalca bir şekilde onun arkasından tuvalete girmiş ve gördüğü şoke edici manzarayla uykuda olup olmadığını sorgulamıştı.

Taehyung musluğun önünde, kotu ayaklarının dibine inmiş ve tişörtünün uçları iç çamaşırını kapatamıyor: kanlı iç çamaşırını.

Jimin daha önce hiç bu kadar çok kan görmemişti, hiçbir zaman kendini bu şekilde yaralamamıştı en azından. Yokuştan kayıp düştüğünde dirseğinin altına giren soju parçası bunun yanında bir damlacık kan akıtmış sayılırdı ve Jungkook'un dudağındaki yarık da sadece kenarından geçebilirdi. Hatta iki oğlanın mutfak bıçağıyla baş parmağını neredeyse kopardığı sefer bile önündeki manzaraya kıyasla hiçbir şey sayılırdı. İç çamaşırın aslı beyaz pamuk bir kumaştı ve dün gece tuvalette dokununca ıslak hissedeceği kadar yapış yapıştı, özellikle uyluğunun üst kısmındaki bölge kıpkırmızıydı. Şokla soluğu kesilirken taşıdığı yastığının elinden kayıp düştüğünü hissetmişti ve sonra oğlan arkasını dönüp ona şimdiye kadar gördüğü en köşeye sıkışmış ifadeyle bakmıştı. Taehyung kapana kısılmış bir tavşan gibi gözükmüştü ve daha kendisi bunun nedenini merak edemeden onu içeri çekip duvara yaslamış, öldürmekle tehdit etmişti. O noktada arkasını dönüp yatağına geri dönmesi gerekirdi ama yapamamıştı, açıkçası arkadaşını o halde yalnız başına bırakmaktan çok korkmuştu.

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now