Bölüm 20: Uyan

348 45 48
                                    

***

RESEPSİYON KISMININ KAPISINA GELDİĞİNDE ne kadar sert ittiğinin farkında değildi çünkü kapı yanındaki duvara yüksek bir tak sesiyle çarptığında refleks olarak irkildi ve bankonun arkasındaki kadının da irkildiğini gördü. Kadın bir adım gerileyip ufak bir çığlık attı ve Hoseok içeri girince bankonun birkaç adım ilerisinde şapşalca durup dikildi. Paniklemiş beyni ne yapması gerektiğini hatırladığında ise kendini ahşap masanın resmen üzerine attı ve ellerini dayadı. Kadın ürktü ve beyaz bluzunun üzerine refleks olarak ellerini kaldırırken onun ellerine baktı.

"Ambulans çağırmam gerek." dedi Hoseok, sesini sakin tutmak ve bağırmamak için tüm gücünü kullanarak çünkü kadının telaşlandığını görebiliyordu ve onu daha fazla korkutmak istemiyordu. "Acil bir durum var, ambulans çağırmak zorundayım-"

"Bekle," dedi kadın ahizeyi yuvasından kaldırırken, "sen mi aramak istiyorsun ben mi arayayım?" Hoseok bir anlığına afalladıktan sonra nihayet ağzını oynatabildi ve kadının aramasını istedi. Şu anda hattın ucunda operatörün sesini duyduğu anda saçmalamaya başlayacağını biliyordu ve hiç kaybedecek vakti yoktu çünkü bu gerçekten acil bir durumdu." Tamam, tamam, numarayı çevirdim. Ne oldu?"

"Bir...bir kaza. Arkadaşımın boğazına cam saplandı...şişeden kırılan cam ve o... Lanet olsun boğazına saplanmış bir parça var ve-" kadının bir anda rengi soldu ve ağzı açık kalırken telefonu kulağına yasladı. "Ambulansa ihtiyacı var." Hoseok beceriksizce lafını tamamladı. Ağırlığını bankoya koyduğu bileklerine vermişti ama sabit durmuyorlardı ve her an yıkılabilirlerdi o yüzden uzandı ve dirseklerini tamamen masanın üstüne yasladı. Bu ayakta durmasını biraz daha kolaylaştırmıştı, çünkü bacakları da onu uzun süre taşıyamayacak gibi gözüküyordu. Bu şekilde devam ederse Hoseok'u da hastaneye kaldırmak zorunda kalabilirdiler çünkü eğer kendini sakinleştirmenin bir yolunu bulamazsa kalbinin patlayacağına emindi.

"Oda numaranız kaçtı?" diye sordu kadın operatörün çağrıyı yanıtlamasını beklerken ve Hoseok oda numaralarının altı olduğunu mırıldanabildi. Kadın bir anlık sessiz kaldı. "Merhaba, evet ambulansa ihtiyacım var." Hoseok hattın ucundan başka bir ses duydu, kulağına sadece anlaşılmaz cızırtılar olarak geldi. Sonra kadın hızlıca otelin adresini verdi ve detaylı bilgileri vermeye devam etti; bir kaza olmuştu ve birisi boğazına saplanan cam parçasıyla yaralanmıştı, acil müdahale gerekiyordu.

Hoseok gözlerini kapattı ve onun sesini dinlerken burnundan derin nefesler alıp ağzından geri verdi. Kadın alçak bir sesle konuşuyordu ve kulağa tedirgin gelse de kendini sakin tutup operatöre gerekli bilgileri düzgünce vermeye çalışıyordu. Hoseok'un kalbi göğüs kafesinin içinde gümbürdüyordu ve her başı ağrıdığında olduğu gibi nabzını kafasında ve boynunda hissedebiliyordu. Alnını ovalamak için elini kaldırdığında avucunun altında terli ve soğuk bir deri hissettiğinde şaşırmadı.

"Tamam... Tamam teşekkürler." Ahize bir takırtı sesiyle yuvaya geri konuldu ve gözlerini açtığında kadının arkasında bir yerlerden bir şeyler aldığını fark etti. Ne olduğunu görmesine fırsat kalmadan kadın ileri uzandı ve Hoseok alnında onun elini hissetti. Kadın bir peçeteyle onun alnını kurulamaya başladı, önündeki masada pembe desenli küçük bir mendil kutusu vardı. "Derin nefes al, tamam? Her şey yoluna girecek. Arkadaşın iyi olacak, ambulans birkaç dakikaya buraya gelecek, o yüzden sadece derin nefesler al ve sakinleşmeye çalış."

"...Tamam."

"Bayılacakmışsın gibi duruyorsun," dedi kadın uyarıcı bir tonla, peçeteyi yavaşça alnında gezdirmeye devam etti. "Oturmak ister misin? Eğer istersen sana bir sandalye getirebilirim?" Hoseok bir anlığına onu cevaplayamayacak gibi göründü çünkü kendi telaşlı düşüncelerine fazla kapılmış bir haldeydi, gözlerini yuvasındaki kırmızı ahizeden çekemiyordu. Ama sonra iyi olduğunu söyleyebildi, sandalyeye ihtiyacı olmadığını. Bu aslında doğru değildi çünkü muhtemelen bir yere oturması gerekiyordu ama şu anda önemli olan kendisi değildi. "Korktuğunu biliyorum ve doğru düzgün düşünemiyor olabilirsin ama... Polisi aramama gerek var mı?"

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now