Bölüm 23: Küçük İstek

413 49 99
                                    

***

YOONGİ BACAKLARINI ÖNÜNDE bağdaş kurup paketinden sigarasını çıkarırken iç çekti ve imkansız gözükse de rahat olmaya çalıştı. Altındaki platform sertti, güneşten dolayı ısınmıştı ve yalnız değillerdi. Diğer peronlara gitmek için etraflarından geçen bir sürü insan vardı, trenlerin asıl durduğu duraklara giden. Onlar ise bilet satan binanın dışında takılıyorlardı. Binanın içinde insanların beklerken vakit geçirmesi için kafe ve koltuklar vardı. Ve yanlarından geçen herkes istisnasız gözlerini dikip bakmıştı. Yoongi'nin ceketi üzerinde değildi çünkü hava çok sıcaktı ama eğer insanlar kolundaki yanıkları gördüyse de umurunda değildi. Arkadaşları görmüştü bir kere, ve onun sorunlarını kabul edip ona anlayış göstereceklerini, hatta yardım edeceklerini söylemişlerdi. Şu an umurunda olan tek insanlar da onlardı, geri kalanı bir anlam ifade etmiyordu. Bakıp seyredebilirlerdi, hatta isterlerse fotoğraf bile çekebilirlerdi, Yoongi takmıyordu.

Sigarasını yaktı ve içinin tutuşması için hızlıca nefesini çekti, burnundan geri verdi ve çubuğu ağzının kenarına kaydırdı. Otel odasından aldığı çakmağı, paketle beraber geri kotunun cebine koydu ve dumandan dolayı gözlerini kısarak dirseğinin üstüne baktı. Yanık izleri eskisi kadar kızgın gözükmüyordu çünkü hiç dokunmamıştı, parmağıyla oynamamış ya da koleksiyona yenilerini eklememişti, ama hala uzaktan bakıldığında fark edilebilir derecedeydiler. Dirsek kısmı çoğunluklu pembe renkteydi, bazıları henüz su toplamamıştı. En eski olan kabuk bağlamıştı, çirkin ve rahatsız edici duruyordu. Uzanıp kabuğu kaldırdı. Acıtmadı, ama su toplayan yerler ve kızarıklar hala duş alırken ya da ceketi sürtülünce içten yanıyordu.

"Hala bir şey yok mu?" Seokjin aniden sordu, platformun üstünde ve hemen yanında oturuyordu. Arkadaşlarına bakabilmek için bileklerinin üzerinde geriye doğru yaslanmıştı, ilgisini çekmiyormuş gibi raylara sırtını dönmüştü.

"Ah..." Hoseok elindeki kırışmış haritadan kafasını kaldırıp ona baktıktan sonra tekrar haritaya baktı. O da birkaç adım ötelerindeki bankta oturuyordu. "Hayır, bana birkaç dakika daha ver."

Trenden Gongju'da inmişlerdi çünkü trenin güneye dümdüz devam etmesiyle kendilerini zıt yönde, Kuzey Chungcheong yerine Kuzey Jeolla'da bulacaklarından biraz korkmuşlardı. Tren sabit bir hızla ilerlese de umdukları kadar çok mesafe almıyordu o yüzden birkaç saatte bir tren değiştirmek zorunda kalmışlardı. Yoongi o 'birkaç saat'lerde uyumaya çalışmıştı ve en azından üç saat uyuyabilmeyi başarmıştı, dinlendiğini hissedebileceği kadar derin dalmamıştı ama hafif bir kestirmiş gibiydi. Kestirmek de hiçbir şeyden iyiydi o yüzden Seokjin'in etrafa göz kulak olmak için hiç uyumamaya karar verdiğini gördüğünden beri buna şikayetlenmiyordu. Uykuya daldığı zamanlarda arkadaşları vagonun duvarlarına yaslanarak oturmuştu, kendisi de açık kapıdan kayan manzarayı ve tabelaları izlemişti. Kendilerini başka bir 'Gangwon'da bulmasınlar diye Seokjin nöbet tutma insiyatifini göstermişti.

"Ben biraz açım." dedi Jimin bir anlık sessizlikten sonra oturduğu bankta kıpırdanarak.

"Hepimiz açız." Jungkook iç geçirerek katıldı.

"İstasyon kafesinden yemek alamayız, fazla pahalı." dedi Namjoon, bankta boş kalan yere otururken. "Sonrası için beklemeliyiz."

"Bugün yiyebilecek miyiz bari?" oğlan sordu.

"Yiyeceğiz," Seokjin rahatlatıcı bir şekilde söyledi. "Başka bir şehire ineceğiz ve yemek alacağız, gece de otelde kalacağız."

"Bunu karşılayabilir miyiz?" Yoongi sigarasını tekrar dudaklarına alırken sordu, hala dirseğindeki yanıklarını seyrediyordu.

"Eğer şanslıysak ve umduğum gibi Kuzey Chungcheong'da inersek, evet."

"Umarım şanslıyızdır..." dedi Jimin nefesinin altından.

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now