Bölüm 26: Biz Tamamen Savaştık [Final]

510 51 123
                                    

***

SEOKJİN DERİN BİR NEFES ALDI ve yavaşça bıraktı, o mükemmel anı beklerken vagonun iç duvarına yaslandı. Altında hiddetle titreyen metalik zeminden düşmemek için kapının çerçevesine sıkıca tutunmuştu. Bazen zemin o kadar titreşiyordu ki sanki üst üste kasislerden geçiyorlarmış gibi hissediyordu. Vagonun geri kalan kısmından arkadaşlarının birbirleriyle konuşma seslerini duyuyordu, önemli bir şeylerden değil de sadece ses olsun diye konuşuyorlardı. Buna seviniyordu çünkü aralarında soğuk ve mesafeli bir atmosfer olmasını istemiyordu; beraber atlattıkları tüm şeylerden sonra birbirlerine yabancı gibi olmalarını istemiyordu. Ve şimdi Seul'ün manzarası ufuk çizgisinde o kadar net gözüküyordu ki birkaç dakika içerisinde şehrin eteklerine varacaklardı ve trenden atlayıp şehre girmek için yürümeleri gerekecekti.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Namjoon'a ya da Taehyung'a sorabilirdi çünkü ikisinin de saatleri vardı - her şeye rağmen oğlanın saatinin hala çalışması bir mucizeydi - ama yine de istemiyordu. Onun yerine sadece gökyüzüne bakarak tahmin edebilirdi ve şu anda akşamın 7'si civarında olduğunu düşünüyordu. O günün erken saatlerinde, Jimin'in 'rüya'ya benzediğini söylediği binlerce pastel tonla dolu gün doğumunu grupça seyretmişlerdi ve şimdi tamamen zıttı bir manzaraya bakıyordu. Ufuk çizgisinde hala yanık bir turuncu vardı, sanki gerçek bir canlının nabzıymış gibi şiddetle parıldıyordu. Alçak bulutlar hemen batan güneşin üstünde süzülüyordu, güneşin rengiyle hafif aydınlanmış ama çoğunlukla koyu mordular ve gerideki koyu mavi gökyüzünün üstünde belirgindiler. Bazı insanlar bu manzarayı romantik bulabilirdi ama Seokjin'e göre gün doğumunun verdiği duyguları hissettirmiyordu. Gün batımı kendisini aynı Yoongi'nin dediği gibi hissettirmişti; kemiklerinin içine kadar hissettiği soğukluk ve yalnızlık. Neden böyle hissediyor ya da düşünüyordu bilmiyordu, sonuçta basit bir gün batımından başka bir şey değildi, ama son birkaç hafta boyunca en küçük şeylerden bile bir anlam çıkarabileceğini öğrenmişti.

Seokjin kendisini her zaman çoktan yetişkin olmuş gibi hissederdi, olgun ve ulaşabileceği en ileri noktaya varmış şekilde. Bir daha hiçbir şekilde çocuklar gibi ham duygular hissetmeyeceği o manevi noktasına ulaşmıştı sanki, oysa yine de henüz öyle gözükmüyordu. Bu 'macera' ona hâlâ kat etmesi gereken yollar olduğunu göstermişti ve nedense bu onu rahatlatmıştı. Yaş olarak yetişkindi ama henüz öyle hissetmiyordu...bu aslında hayatında daha iyisini hayal edemeyeceği bir aşamaydı.

Vagonun içinde ani bir kahkaha patlaması duydu ve kafasını çevirip arkadaşlarına baktı. Taehyung bir hikaye anlatıyormuş gibi gözüküyordu, olayın içinde Jungkook da olmalıydı çünkü oğlan anlatırken eliyle arada onu işaret edip heveslice bir şeyler canlandırıyordu.

"...ve doğruyu söyleyeyim, neredeyse kusuyordum." dedi Taehyung, bileklerinin üzerinde geri yaslanırken. "Sonra ses duvarını kırmayı denemeye karar verdim ve Kookie de bana yardımcı olacaktı."

"Öyle bir şey mümkün olamaz bence." Namjoon kaşlarını kaldırarak dedi. "Dönme dolapla değil yani, ı-ıh, ses duvarını kırmak için jet uçak lazım."

"Benim yeteneklerimi küçümsüyorsun." dedi Jungkook sırıtarak ve genç adam burnundan gülerek açıkça küçümsedi. "Hey, eğer bir şeyi hayal edip yeterince denersen yapabilirsin, değil mi?"

"Güzel bir bakış açısı." Seokjin vagon kapısından içeri dönerken katıldı. Namsan Kulesi şu anda parlak bir fenerdi, havalimanındaki ışıklar gibi boydan boya mavi, beyaz ve kırmızı renklerle parıldıyordu. Zaten onlar da sanki yakında yere ineceklermiş gibi değil miydi; uzun bir süre yüksekten uçmuşlardı ve şimdi iniyorlardı? Yol boyunca türbülansa girmişlerdi ama henüz bir yere çarpmamışlardı ve şimdi...şimdi bir kez daha yeryüzüne ayak basacaklardı. "Harekete geçme zamanı çocuklar." Seokjin eğildi ve kendi bavulunu yerden aldı, sağlamca omzuna sabitledi. Arkasından diğerlerinin de kendi eşyalarını aldığını ve ayağa kalkıp onun dikildiği yere geldiğini duydu.

Brotherhood | [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now