26. BÖLÜM

15.8K 364 115
                                    

Artık alışmıştım bu odada tuhaf bir şeylerin olmasına. Atakan’ın neden sürekli odasına girmememi istediğini anlıyordum. Hiç bakmadım o tarafa. “Sanırım tekrar ters çevirmeyi unuttum.” dedim kendi kendime. Hemen çıktım dışarı. “Baba, hazırım ben. Hadi gidelim.” dedim. İki bavul vardı zaten. Babam ikisini de aldı eline. “Baba birini ver.” dedim. Vermedi “Hadi oğlum; bir an önce gidelim.” dedi. İndirdik bavulları; arabaya yükledik. Beş dakika sonra ev sahibi geldi. Anahtarını teslim ettik. Memleketimize doğru yola çıktık.

Babamın durumu malum; altımızda Ferrari’miz yok ki. Lada Samara vardı o zamanlar. Bavulları arka koltuğa attık. Kitap elimde, kolye cebimde öne oturdum. Babam sürüyor arabayı. “Oğlum o ne kitabı?” dedi. Lafı geçiştirmeye çalıştım “Pencereleri aç baba” filan diye. Verecek cevabım yok çünkü. Okul ile alakalı bir kitap olmadığı kabak gibi meydanda; eski püskü sarı bir kitap. “Eski bir roman kitabı.” dedim. Daha fazla dikkat çekmesin diye, kitabı arka koltuğa; bavulların yanına attım. Başka mevzular açtım babam sorduğu soruyu unutsun diye. Unutmuştu da.

Sonra babam konuşmaya başladı “Oğlum, sana söylemeyi uygun bulmadık ama bilmen gerekli. Biri tarafından çok kıskanılmışsın ve çeşitli ifritler ile senin üzerine büyü yapılmış. Ağır bir büyü.” dedi. “Gittiğimiz adamı hatırlıyor musun? (yaşlı hocayı kastediyordu)” “Evet baba.” dedim. “Seninle bir kez daha görüşecek oğlum. dedi. “Tamam baba, beni bunlardan kurtaracaksa görüşmeye razıyım.” dedim. “O sana verdiği bıçak seni manevi açıdan korudu.” dedi. “İlk hocanın yanına gittiğimizde hocaya sövmüştün; hatırlıyor musun?” dedi. “Ne sövmesi baba?! Ben sadece başımı yere eğip oturdum.” dedim.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin