27. BÖLÜM

15.5K 371 112
                                    

“Oğlum, hoca sana Arapça dua okurken sen de hocanın yüzüne Arapça küfürler ediyordun ama şimdi daha iyisin. Iykunda filan konuşmuyorsun artık.” dedi. Yine aynıydım, sadece o kitabın bende olması ve bunları çözecek olmak bir nebze umut veriyordu bana. Babam böyle dedikçe rahatlıyordum. Sanki hepsi kötü bir kabusmuş gibi geliyordu. Yolda muhabbet ettik. Muhabbet ettikçe yol daha kısalıyordu sanki. Nihayet evimize varmıştık. 

Annem kapıyı açtı. Suratı asıktı. Korku ile karışık bir şaşkınlık vardı yüzünde. Yalandan gülümsemeye çalıştı ama bir hal vardı annemde…

Girdik kapıdan içeri. “Aç mısınız, sofrayı kurayım mı?” dedi annem. Dinlenme tesisinde çorba içmiştik; o yüzden evde yemek yemedik. Sonra salona gidip oturduk. Televizyonu açmadık. Öyle üçümüz oturuyoruz. Annem bir şeyler düşünüyor gibiydi hep. “Ne oldu anne, neyin var?” dedim. “Yok bir şeyim oğlum.” dedi. Ben anlarım; kesinlikle bir şey olmuştu biz gidince. “Anne, sen benden gizledikçe emin ol benim psikolojim daha da bozulacak. Ne olduysa anlat!” dedim.

Babama baktı. Sonra “Oğlum,” dedi anlatmaya başladı: “Bugün biraz tuhaf şeyler oldu. İçeride uzandım; yatıyordum. Mutfaktan ses geldi. Kalktım baktım; tabakların hepsi yerde, ocağın dört yeri de sonuna kadar alev almış yanıyor ama gazı açma düğmeleri hepsinin kapalıydı. Gözümle gördüm.” dedi. “Musluğu açtım, ateşin üzerine su döktüm. Ateş sönerken, daha önce hiç görmediğim masmavi bir duman çıktı.” dedi.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Where stories live. Discover now