110. BÖLÜM

7.6K 148 45
                                    

Köpeğe baktım. Sanki karşısında biri var gibi dört ayak üstünde dikilmiş, dişlerini sıkarak bakıyordu. Beni görmüyordu bile sanki. Hiç bakmadım köpeğin baktığı tarafa doğru. Ağır ağır ahıra doğru ilerledim. Hiç girmek istemiyordum oraya. Baktım içerisi zifiri karanlık hemen hızlıca girip sağ taraftan aynaları alıp çıkacaktım. Girdim ahırın kapısından içeri. Ortalık kapkaranlık. Hiçbir şey görünmüyordu. Sağ tarafa dönüp elimi uzattım. Ne var ne yok kucakladım. Ter içinde kalmıştım ama o bir dakikada elime bir şey dokundu. Tutup kaldırdım. Dışarı çıkardım elimdekileri. Evet; aynalardı bunlar.

Beş tane ayna vardı. Rahatlamıştım. Aynaları alıp çıkınca; köpek, birden zincirini koparacak derecede tedirgin oldu. Havlıyordu ama bana değil, karşı tarafına bakıp havlıyordu. Hemen arkasından kapı açıldı. Çocuk beni çağırdı “Gel çabuk!” dedi. Sonra köpeğin baktığı yere baktı ve sustu. O oraya bakınca ben de kafamı kaldırıp refleks olarak oraya çevirdim ve: görünüyordu! Loş ışıkta oradaydı, köpeğin karşısındaydı. Yüzü yere eğik biçimde duruyordu. Kendi sıfatındaydı kimse gibi değil doğruca kendisi idi!

Ne annem ne babam nede arkadaşlarım kılığında değil. Saf doğal benliğiyle köpeğin karşısında duruyordu. Kadının bahsettiği, benimle gelen bu muydu? Evden çıkmayan çocuk, nedense bana doğru koştu. Kolumdan tuttu “Bakma!” diyordu. Onun olduğu tarafı eliyle kapatıp beni çekiyordu. “Hadi eve gir!” diyordu. Çekti kolumdan eve doğru. “Bakma” diyordu. Bunu belki yüzlerce kez tekrar etti. Birden irkildim. Koştum çocukla eve doğru. Aynalar arkada kalmıştı. Köpek havlıyordu aşırı tedirgindi.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ