86. BÖLÜM

8.1K 210 38
                                    

Bize doğru geldi. Beni görünce tebessüm etti. Vardım elini öptüm. “Nasılsın oğlum?” dedi. “Çok şükür hocam. Daha iyiyim lakin size göstermek ve anlatmak istediğim şeyler var.” dedim. Atakan benim arkamda duruyor. “Sen de hoş geldin oğlum.” dedi hoca Atakan’a ama ona bakarken o uzun kaşlarını çatmıştı. Anladım ki hoca hoşlanmamıştı Atakan’dan. Sonra elime baktı ve kitabı gördü “Bu nedir oğlum? dedi. “Hocam bütün bunları başımıza musallat eden şey; işte bu.” dedim.

“Gelin oğlum; içeride konuşalım.” dedi. İçeri girerken kapının kilidini açıyordu. “Hocam siz hiç kapıyı kilitlemezdiniz. Niye böyle bir şey yaptınız?” dedim. “Artık eskisi gibi güvenli değil oğlum. Evdeki halımı çaldılar.” dedi. “Kim yapmış olabilir hocam?” dedim. “Bilmiyorum oğlum fakat hiçbir insan benim evime girip, bir şeyimi çalmaz.” dedi. Kapıyı açtı. İçeri girerken anlatmaya devam ediyordu. “Oğlum, burası küçük bir köy. Geceleri ışık olmaz, ses olmaz. Onların (Cinlerin) düğünü oluyor, kafileleri köyün dağ yamaçlarından geçiyor. Belki onlar çaldılar, belki bir ademoğlu…Bilmiyorum; günah almak istemiyorum.” dedi.

İçeri girdik. Hoca köşesine oturdu. Biz de yan yana minderlere oturduk. “Uzat oğlum kitabı.” dedi. Uzattım ben de. Kitabın üzerine bakmasıyla hayli şaşırdı. “Nereden buldun bunu?” dedi. “Bu arkadaşın bir tanıdığı vermiş hocam.” dedim. “Bu yazma ve mühür nebati mührü oğlum.” dedi. Hiçbir şey anlamadığımı belirtircesine yüzüne baktım. “Bunlar ifritlerle düğün yapan, çöllerde yaşayan insanlar.” dedi. “Bu çok uzaklardan gelmiş buraya. Çok şerli bir kitap.” dedi.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Where stories live. Discover now