96. BÖLÜM

8K 196 33
                                    

Her şeye rağmen onu da rahatlatmaya çalışıyordum. İhtiyacım vardı şu aşamada ona. Atakan’la beraber ormana; hocanın bize tarif ettiği şeyleri toplamaya gittik. Hoca, bizi ormana gitmeden evvel bazı hususlarda uyarmıştı. Bazı yazılardan ve bazı çizgilerden bahsetmişti. Eğer birtakım ağaçlarda Arap harflerine benzer şekilde yazılar görürsek derhal geri dönmemizi sıkı sıkı tembih etmişti.

Hocanın evinin arka tarafından girdik ormana doğru. Hocanın tarif ettiği şeyleri aramaya koyulduk. Zaten çok uzakta olmayacağını söylemişti. Bir taraftan yürüyor, bir taraftan da göz ucuyla Atakan’a bakıyordum. Yüzünü yere eğmiş, düşünceli bir şekilde yürüyordu. Bir müddet böyle yan yana yürüdük. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Sadece kuş ve böcek sesleri vardı bu derin sessizliği bozan. İlerledikçe güneş ışığı azalıyor, ağaçların dalları her yeri kaplıyordu.

Elimi Atakan’ın omzuna vurdum, hafiften gülümsedim “Ee bulabilecek miyiz hocanın istediklerini?” dedim. Amacım; yaptıklarından çok pişman olan bir adamı teselli etmekti. Yüzüme bakıp sahte bir gülümsemeyle “Buluruz be dostum.” dedi. Ben de hafiften gülümsedim ama nedendir bilinmez ona karşı içim yumuşamıyordu. Aksine onu her gördüğümde nefret duyuyordum. Biraz daha yürüdükten sonra hocanın tarif ettiği bölgeye geldiğimizi anladım zira yerde; içisarı adındaki çiçekler vardı. Bu çiçeklerin ortasındaki kısmı istemişti hoca; onlardan topladık.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Where stories live. Discover now