34.Bölüm "Küller ve Gelenler"

679 99 326
                                    

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın ♡

Bu arada 20K olduk. Hepinize teşekkür ederim, beraber başardık💜

Keyifli okumalar♡

Ya her şey bitti derken başlıyorsa?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ya her şey bitti derken başlıyorsa?


34. Bölüm: Küller ve Gelenler.


İçimin benden bağımsız olarak taştığı o kadar an olmuştu ki, bu kadar ağır olabileceğini hiç düşünmemiştim. Üzüldüğüm çok zaman olmuştu ama atlatmıştım. Bunu da atlatmak zorundaydım ama dilimi yakan bir ama vardı her zaman. O ama canımı öyle fazla yakıyordu ki... Taşımak bazen ağır bile geliyordu. İnsan doğasında var olan duyguların hepsini birden hissedebileceğimi de düşünemiyordum ama öyleydi. Hepsini bir anda yaşıyor gibiydim. Sanki bedenim ufak ufak parçaları ayrılmış ve her bir parça farklı bir duyguya ev sahipliği yapıyordu. Karışıktım bir o kadar da durgun ve sakin. Anlam veremediğim buydu sanırım. Her duygu zıttıyla bir aradaydı ve ben hissiz bir insan gibi kalmıştım.

Elimle başımı ovup bunun sebebinin ne olduğunu düşünmeye çalıştım. İçimdeki bütün duygular birbiri ile savaşıp notürleşiyordu. Bunun nedeni Rosale'nin bana içmem için verdiği içecek miydi? Derin bir nefes alıp giyinmeye devam ettim. Büyük ihtimalle Rosale tüm duygularım dengeli olsun diye bunu yapmıştı. Hiçbir şeyi uçlarda yaşamayacağım için bebeğime bir şey olmayacaktı. Giydiğim mor kıyafetten sonra saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Saçlarım uzamıştı. Zihnim gerçekten karışıktı.

Etrafımda hissettiğim esinti ile arkamı döndüm. Açık olan ve perdesi çekili olan pencereden dışarıyı görebiliyordum. Dışarıda güzel bir hava varken rüzgar esiyordu. Sallanmaya başlayan beyaz perdelere bakarken ne olduğunu anlamam kısa sürdü.

Sirina.

Kulağımın dibinde hissettiğim soluktan sonra adımı zikreden ruha baktım. Bu geçen sefer Daniel'in duyduğu ruhları komuta eden kişiydi. Bir adım geriye çekilip,
"Hepiniz geldiniz mi?" Karşımda kaybolup gözüken ruha baktım. Usulca başını salladı.
"Bizi neden çağırdın?" Başımı sağa eğip ona baktım. Çünkü kaçınılmaz sonu hazırlıyorum. Hayır, doğrusu; kaçınılmaz sonlarını hazırlıyorum.
"Lanetinizi kaldırmamı istemiyor muydunuz?" Kaybolup bu sefer yeniden tam burnumun dibinde biten ruha baktım.
"Bizi buraya çağırdığına göre bunu yapacak başkası da burada var. Büyücü ve cadıların güçlerini hissedebiliyorum," demesi ile kahkaha atmaya başladım.

Ruhsuz ve neşeden yoksun kahkaham onun geriye süzülmesine neden oldu. Yavaşça durulan kahkaham ile ona üsten bir bakış attım.
"Oradan bakınca nasıl göründüğümü bilmiyorum ama bu hoşuma gitti." İnsanlar beni kolay lokma ya da aptalmışım gibi görüyorlardı. Bu çok iyiydi. Eğer karşındakini hafife alırsan bu yaptığın ilk hata olur. Yaptığın bu ilk hata senin sonunu bile getirebilir. Beni hafife alıyorlardı. İşte bu yüzden onları ben yenecektim. Hatta onlar hiçbir şey yapamadan.

SİRİNA (Final Oldu)Where stories live. Discover now