4.Bölüm "ŞİŞLİK"

5K 343 388
                                    

Neyden kaçıyorsak,
Ona doğru koşar vaziyette ilerliyoruz.

4. Bölüm: Şişlik.

Bazen, bazı anlarda ne yaptığınızın farkında olmazsınız. O an, düşünmeden o şeyi yapıverirsiniz. Düşünmeye vaktiniz olduğu zaman ise işin içinde mantık aramaya koyulursunuz. Neden yaptım, niçin yaptım, böyle bir şeyi ben mi yaptım? Acaba böyle bir şey yaparken aklım yerinde miydi? Böyle sorular zihninizi meşgul etse dahi ne çare? Varacağınız çözüm: kesinlikle aklım başka yerdeydi, oluyor. Bu aklımızın gidipte gelemediği yer neresi, doğrusu bir türlü bulamadım.

Zaten düşünmeden kendimi içine soktuğum onlarca durumun içinden çıkarmayı başarmıştım. Peki ya bu? Bundan da sağlam bir şekilde çıkabilecek miydim? Sonunun nereye varacağını bilecek bir yol bilseydim, kesinlikle öğrenmek için çok şey feda ederdim. Aklımı yokladım. Bununla ilgili bir büyü biliyor muydum?
Zihnimdeki çarklar son hızla dönmeye devam ederken, sonucun olumsuz olacağını biliyordum. Her büyük büyü, büyük fedakarlıklar demekti. Ve benim şu an feda edeceğim hiçbir şeyim yoktu.

"Eğer biraz daha düşünmeye devam edip, önüne bakmazsan atın üzerinden düşeceksin." Birden düşüncelerimi bıçak gibi bölen kişiye baktım. Werosim hemen yan tarafımda, siyah atının üstündeydi. Bunları bana söylerken bile dik bir şekilde önüne bakıyordu.

Sabahın ilk ışıkları ile samanlıktan ev sahipleri görmeden çıkmıştık. Bulduğumuz iki atı da almıştık ama o atlar yerine Werosim bir kese altın bırakmıştı. Bu yüzden içim rahattı.
"Bak hala aynı şeyi yapıyorsun. Önüne bakarak düşünsene." Bunu demesi ile ona döndüm.

Çatık kaşlarımın altından sinirle ona bakarken,
"Merak etme ben düşmem," dedim. Sesim fazlası ile emin ve egolu çıkmıştı.
Yan profilden bu sözüme gülen Werosim, atıma birden hamle de bulundu. Korkan at şaha kalkınca, tuttuğum eyerin ipi elimden kaydı.

'Diestoyin,' diye hızla bağırdım. İki elim havada, kollarım iki yana açık, bacaklarım birleşik bir şekilde havada asılı kaldım.

Yaptığım büyü yüzünden oluşan rüzgar kızıl saçımı birbirine dolayarak sağa sola savuruyordu.
Werosim'e baktım. Öfkeme yenik düşmek istemiyordum. Bu yüzden ona bakmayı kesip, havada süzülerek atımın üstüne yeniden oturdum.
Yavaşça atın başını okşayıp,
"Şşşhh kızım. Bir şey yok, sakin ol. Sadece bir tane öküz geçti o kadar."
Homurdanan Werosim'i umursamadım.

Atın hızını arttırmadan aynı şekilde gitmeye devam ettim. Rüzgâr hala vardı. Ve bu büyünün bir sonucuydu. Büyü yaparken o kadar hızlı yapmıştım ki istemsiz bir şekilde kara büyü de kullanmıştım. Rüzgâr olmasının sebebi de buydu. Kara büyü, küçük büyüler için bile bazen bedel ister.
"Dikkatli büyü kullarman gerekiyor." Gözlerimi sertçe yumdum.
"Nedense sana bugün tamammül edemiyorum, Werosim. Benimle uğraşmayı bıraksan diyorum?" Bu dediğime sadece güldü. Omuz silkip yoluna devam etti.

Onun arkasından atımı yavaşça sürmeye devam ettim. Neticede nereye gideceğimizi bilen kişi oydu. Bu yüzden önde olması gereken kişi de o olmalıydı. Yoksa amacım herhangi bir saldırıya karşı ilk başta zarar gören olmamak değildi.
"Sirina ne olur düşünmeyi bırak artık." Sol eli ile başını okşayan Werosim'e baktım.
Kaşlarım istemsiz bir şekilde çatılırken, Werosim'in neden böyle yaptığına anlam vermeye çalıştım.

SİRİNA (Final Oldu)Where stories live. Discover now