8

9.3K 1K 562
                                    

Kim Taehyung

Jungkook'un kanının tadı kesinlikle şuana kadar içtiklerim arasında en iyisiydi. Kokusu zaten sürekli olarak beni etkiliyordu ancak sonunda tadına baktıktan sonra bunu tekrar yapmak istiyor olmam doğru değildi.

Boynundaki dişlerimin izi hala duruyordu. Tamamen dönüştüğünde iyileşecekti. Bu izlerimi hep taşımasını istedim. Onun bedeninde bana ait bir şeyler hoşuma gitmişti. Bunların sebebini bilmiyordum.

Ona güvenmiyordum. Ona sinirliydim. Hatta doğuştan düşmanım olmasına rağmen yaşamasını istemiştim. Bana söylediği yalanlara, oynadığı oyunlara rağmen güçsüz olması hoşuma gitmemişti. Onu gördüğüm ilk andan beri güçsüz olması hoşuma gitmiyordu. Buna rağmen onun canını yakmaktan çekinmemiştim.

Kendimi çözemiyordum. Annemle öpüşmüştü. Bu o kadar iğrenç bir olaydı ki tarif dahi edemezdim. Ancak nedense bu bile gözüme o kadar batamıyordu. O gün öyle çok ağlamıştı ki ona inanmıştım. Rol icabı olarak bu kadar içli ağlayabilmesi gerçekten iğrençti. Korkuyormuş gibi bana sığınmaya çalışması... beni kullanmaktan çekinmemişti.

Bu gerçekler yüzünden sinirlendiğimi hissettim. Yine de şuan ölemezdi. Yediği bokları toparladıktan sonra hangi cehenneme gidiyorsa gidebilirdi.

Bedeninde gözlerimi gezdirdim. Beli baştan çıkarıcı bir inceliğe sahipti. Onu daha önce birçok kez kavramıştım ancak bu şekilde görmek garip gelmişti. Bunu başkalarının görmesinden hoşlanmadım.

Elim bilinçsizce uzanırken yavaşça karnının üzerine koydum. Parmaklarımı kemerinde gezdirirken kaşlarım çatılmıştı istemsizce. Nasıl bu kadar güzel olabiliyordu?

Gördüğüm tüm vampirlerden bile daha güzeldi. Bu mümkün müydü? Asıl özel yaratılan bizken Jungkook'un bu kadar güzel olması normal miydi?

Kaşları çatılırken yüzünü inceledim. Elimi bedeninden sürterek yüzüne çıkardım. Parmaklarım her saniye daha da soğuyan yüzünde çok hafif gezinirken ona karşı nasıl bu kadar naif davranabildiğimi merak etmiştim.

Çünkü safkandım. Kontrolsüz bir biçimde fazla güçlüydüm. Şuan parmağımın bir baskısıyla elmacık kemiğini kolaylıkla kırabilecek kadar güçlüydüm. Ancak o kadar hafif dolaşıyordu ki parmaklarım yüzünde kendime şaşırmadan edemedim. Onu incitmekten korkuyordum. Bileğini normal bir şekilde tuttuğumda bile öylece kırılıvermişti. Tamamen dönüştükten sonra bile ona karşı dikkat  etmem gerekiyordu.

Çatılı duran kaşlarının arasına parmaklarımla hafifçe baskı uyguladım. Elleri aniden üzerinde yattığı yorganı sıkarken kafasını çevirdi.

"Taehyung." Diye mırıldanması ilgimi çekerken ne gördüğünü merak etmiştim. Korkuyordu. Korkutucu bir şey görüyordu. Rüyasına girebilmeyi istedim.

Nefes alışverişleri düzensizleşirken yattığım yerden doğruldum.

"Uzak dur." Diye yarım bir cümle dökülürken dudaklarından, boynunda iyileşmeye başlayan izlere baktım.

"Pişman olucaksın."

Gördüğü şeyi mutlaka anlatmalıydı. Deli gibi merak etmiştim.

Boynundaki iz tamamen iyileştiğinde elimi alnına yasladım. Onu sakinleştirmek için enerji aktarırken çatılı kaşları yavaşça gevşedi. Elleri yorganı serbest bırakırken gözlerini açtı ağırca.

Kurumuş dudaklarında gözlerimi gezdirdim. Onları ıslatma isteği duyarken bunun oldukça saçma bir düşünce olduğundan bihaberdim.

Açıkçası üstüme atlamasını bekliyordum. Oysa sakince tavanı izliyordu. Elini yavaşça havaya kaldırıp boynuna götürdü. Kuru bir his olduğunu tahmin edebiliyordum.

Tonight Is The Night I Die ~Taekookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें