22

7K 851 226
                                    

Gözlerimi açtım. Kafamı çevirip Taehyung'a bakarken öylece tavana bakıyordu. Sarıya dönen saçlarıyla gerçekten bir tanrı gibi görünüyordu ve ben ilk defa kendimi onun yanına yakıştıramamıştım. Kafasını çevirdiğinde neredeyse buz mavisi olan gözleriyle göz göze geldim.

Bakışları eskisinden daha sertti. Benden daha da uzaklaşmış gibi hissediyordum. Kusursuzdu. Gerçekten o kadar kusursuz görünüyordu ki ben onu gelecekte görmeme rağmen bu kadar mükemmel olacağını tahmin edememiştim.

"Daha iyisin değil mi?"

"Oldukça iyiyim." Diye yanıt verdim kolunun üzerinden kalkarak.

Beni daha çabuk iyileştirmek için enerjisinden verdiğini tahmin etmek zor değildi.

Boynumu hafifçe kaşırken eskisine göre daha fazla olan enerjisi beni iyi hissettiriyordu.

"O halde hazırlan. Çünkü bir saat sonra tahta oturacağım ve en az benim kadar göz önünde olacaksın."

Kafamı salladım. Ayağa kalktım. Dönüp ona bakarken kendini aynadan incelediğine şahit oldum.

"Güzel görünüyorsun."

Cevap vermedi. Ben de onu izlemeye devam ettim bir süre.

"Burası neresi?" Diye sordum elimi duvara koyup enerjimi yayarken.

"Bundan sonra kalacağımız yer."

Şatodaydık.

"Lider nasıl izin verdi?"  Dedim kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırırken.

"Karşı çıkamadı."

Enerjim hala yayılmaya devam ederken bu büyük şatoda şu özelliğim olmasa kaybolacağım kesindi. Yer altındaki gizli odalara kadar öğrenirken  elimi duvardan çektim. Duvarlara yayılan kırmızı enerji sönerken banyoya ilerledim. Jennifer'ın varlığını hissetmiştim şatoda.

Gelmeye başlamış olmalıydılar. Uzun bir duş aldım. Acelem yoktu. Banyodan çıktığımda oda boştu. Bornozum yerle buluşurken dolabın kapaklarını açtım. Kıyafetlerde gözlerimi gezdirirken kaç saattir uyuduğumu sorguladım. 19 saate yakındır uyuyordum çünkü.

Gömleğimin düğmelerini ilikledim. Pantolonumu giyip gömleğimi içine yerleştirirken siyah kalın bir kemer taktım. Üzerime ceketimi giyerken saçlarımı taradım. Parmaklarıma yüzüklerimi takarken gelecekte gördüğüm sahneleri yaşamaya hazırladım kendimi. Güçlü olmak zorundaydım çünkü.

Odadan çıktığımda ışınlanmak istemedim. Her zamankinden daha yavaş yürüdüm hatta. Korktuğum geleceği bizzat ben getirmiştim.

Merdivenlerden sakince indim. Tüm soylular ve safkanlar buradaydı. Taehyung'un karşısında kimse durmayacaktı bile. Salona indiğimde annemin gözleri anında beni buldu. Hafif koşar adımlarla bana doğru gelip kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı bu bilmediği şatoda. Bir yerin kapısını rastgele açtığında boş olduğunu görmesiyle ikimizi de içeriye soktu.

"Jungkook çok güçlüsün. Biliyorum. Engel ol. Tahta sen geç. İstesen yaparsın biliyorum. Taehyung'u şuan bile öldürebilecek bir güç tutuyorsun elinde. Yap. Öldür onu. Bunu yaparsan idam cezandan vazgeçilecek."

"Yapmak istemiyorum. Liderlik bana göre değil. Tahta oturup hiç kimsenin sorumluluğunu almak istemiyorum. En çok da Taehyung'un karşısına dikilmek istemiyorum."

"Korkuyor musun? Herkes senin arkanda olacak. Kont bile seni destekliyor. Korkma Jungkook."

"Bu kadar cesaretliyseniz siz neden yapamıyorsunuz?" Diye sordum.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookМесто, где живут истории. Откройте их для себя