17

6.7K 851 58
                                    

Elimde ağaçtan yeni koparmış olduğum yeşil elmayla kumların üzerinde bir ağacın serin gölgesinde uzanıyordum.

Büyü yapamıyordum. Şuan basit bir büyücüden bile daha güçsüzdü enerjim.

Elimi havaya kaldırdım. Elma havada asılı kalırken titrek bir nefes aldım. Diğer elim hafif hafif ince kumları avuçluyor ve bırakıyordu. Taehyung evdeydi. Beni yalnız bırakmıyordu. Bu garip hissettiriyordu. Ailem bile yanımda değilken onun işleri olmasına rağmen yanında olması istemsizce minnettar olmamı sağlıyordu.

Bir vampire karşı bunları hissetmek yanlıştı. İzin vermezlerdi. Aramızda geçen hiç bir olumlu duyguya izin vermezlerdi.

Arkadaş, dost, aşık... hiçbiri olamazdık. Yan yana durmamız bile büyük bir sorundu. Benim onun üzerine sinen yabancı kokum bile sorundu.

Elmayı tutarak bir ısırık daha aldım. Yavaşça ayaklanırken üzerimdeki gömleğimin düğmelerini çözmeye başladım. Aynı zaman da denize ilerlerken ilkbaharda olduğumuz için güneş çok yakıcı değildi. Yine de bir vampir olarak rahatsızlık duymadan da edemiyordum.

Gömleği omuzlarımdan indirerek yerle buluşturdum. Biten elmayı bir köşeye atarken yalnızca iç çamaşırımla kalmıştım. Pantolonla uyumak rahat değildi. Evde uyuyamadığım için dışarıdan medet ummuştum ve elim boştu.

Su ayaklarıma değdiğinde irkilmedim. Kendimin de soğuk olduğumun farkındaydım.

Yavaş yavaş adımladım. Acelem olmadan. Belime kadar gelen suyla birlikte bir durup kafamı kaldırdım. Titrek bir nefes alırken suyun içine daldım. Derinlere doğru hızla yüzerken nefes alma gereği duymayışım bunu kolaylaştırıyordu.

Oldukça ilerlediğime karar verdiğimde kafamı sudan çıkardım. Saçlarımı tek elimle geriye attım. Kafamı kaldırıp güneşe bakarken acıyan gözlerimle birlikte bundan sonra ne yapacağımı düşündüm. Büyücülerin arasına dönüp sakin bir hayat yaşama fikri çok uzak geliyordu.

Vampirlere alışmıştım. Kaba davranışları hoşuma gidiyordu. Hareketlilerdi. Onların küçümseyici bakışlarına alayla bakıp delirtmek zevkliydi.

Suya tekrar dalarken dibe kadar yüzdüm. Denizin dibine otururken bu aslında enerjim sayesindeydi. Gözlerimi açtım. Balıklar benden kaçarken bunun nedeni vampir olmamdı. Hayvanlar vampirleri sevmezlerdi.

Suyun üzerine tekrar çıkarken elimi yavaşça boynuma götürdüm. Tırnaklarımı sürterek çizerken omzuma kadar indi elim. Kendi kanımın kokusunu almamla güldüm. Kanın yavaşça süzüldüğünü hissederken yaraların iyileşmesi de saniyeler sürmüştü.

Fırtına çıkacaktı bu gece. Mavi kanlar geliyorlardı. Muhtemelen son otuz yılın en vahşet dolu gecesi yaşanacaktı. Ve ben büyülerimi tam olarak kullanamıyordum.

Sahile doğru geri yüzerken bedenimdeki kanın temizlendiğinden bi haberdim.

Gömleğimi alıp ıslak bedenime giyindim. Bir kaç düğmesini iliklerken çok da uğraşmamıştım.

Safkanları hissederlerdi. Burda da ağırlamak zorunda kalacaktık onları. Rüzgâr yüzüme sertçe eserken arkamı dönerek eve ilerledim.

Taehyung burdan gitmeliydi. İki safkanın enerjisi fazla büyük olurdu. Buraya çekileceklerdi. Kapıyı elimde dolaşan kırmızı enerjiyle açtım. Salonda sessizce kırmızı şarap içen bir Taehyung beklemiyordum.

Enerjimi istediğim gibi kullanamamak beni uysallaştırıyordu.

Karşısındaki tekli koltuğa oturup bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookWhere stories live. Discover now