9

9.2K 1K 179
                                    

Bölümleri yazmış olmama rağmen paylaşmayı unutuyorum resmen. Hem de yazdığım bölümler neredeyse finale ulaşmışken şaka gibiyim.

Pardon arkadaşlar unutmamaya çalışacağım bundan sonra.

Jeon Jungkook

Taehyung'un beni zorla soktuğu derste, onun yanında oturuyordum. Herkes bu duruma şaşırıyordu. Hiç kimse benim bir büyücü olduğumu bilmiyordu. Bir de artık soylu bir vampirdim.

Profesörün anlattığı ders ilgimi çekmiyordu. Kafamı sıraya koyarken gözlerimi kapattım. Yorgun hissediyordum.

Enerjimi şeytanla paylaşmak beni güçsüz düşürüyordu. Kaşlarım çatılırken başıma giren ağrıyı hissettim. Başımın ağrıması biraz saçmaydı. Sonuç olarak vampirdim ve bu tarz şeyler olamazdı aslında.

Kafamı sıradan kaldırırken elimi alnıma götürdüm. Parmaklarımla ovarken büyüyle de iyileştiriyordum aynı zamanda. Vampir olmanın hiç bir avantajı yoktu şuan da benim için.

Taehyung bileğimden tutup elimi alnımdan çekerken ona çevirdim bakışlarımı.

Kendi eli alnıma çıkarken enerjisinin beni rahatlatmasına izin verdim. Gözlerim istemsizce kapanırken kafamı  eline bırakmamak zor gelmişti. Garip bir şekilde uyumak istiyordum. Uyumamam gerekiyordu ancak şuan ders biter bitmez uyumaya gideceğim de bir gerçekti.

Benimle iletişime geçmeye çalışıyor olabilirdi. Elim Taehyung'un bileğine çıkarken nazikçe tuttum. Elini alnımdan indirirken çoğalan ağrıyla emin olmuştum benimle iletişim kurmak istediğinden.

Kapı tıklatılarak açıldığında içeri sarı saçlı sevimli bir kız girdi.

"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim Profesör Kang. Safkanların bir toplantısı olacak. O yüzden safkanlar konferans salonuna çıkacaklar."

Taehyung ayağa kalkarken birden bu durum fazla havalı gelmişti. Bana kısa bir bakış atıp sınıftan çıktığında sırtımı duvara yasladım. O yok diye rahatça otururken bacak bacak üstüne atıp zihnime sızmaya çalışan şeytanı engellemek için adeta bir savaşa girdim.

Enerjimi onunla paylaştığım için zihnime girmesi çok daha kolaydı. Engel de olamayacaktım zaten. Yalnızca ders bitene kadar oyalanıyordum. Eğer bir safkan olsaydım sınıftan kolaylıkla çıkardım. Kimse bir şey diyemezdi. Ancak sonradan dönüştürülmüş olarak daha bile alt seviye kabul edildiğimden gözlerime bakma gereği bile duymuyorlardı.

Dersin bitiş saatiyle birlikte profesör son cümlelerini söyleyerek bizi bıraktı. Ayağa kalkarken yoğun baş ağrısı dengemi bile bozabilecek kadar artmıştı.

Ki 3 hafta sonra yeniden bu akademiye geldiğimde zorbalık görmemek imkansızdı. Tanıdık sınıfa itilirken kaşlarım çatıldı.

Bunun nedeni tamamen baş ağrımdı.

"Sen bir safkanın yanında ne cüretle oturursun?"

Üzerime doğru yürürken geriledim. Zihnime neredeyse girmek üzereydi ve ben burada bayılırsam bunların elinde kalmak istemiyordum. Kanımı içmeleri onlar için pek yararlı olmazdı.

Bebekliğimde duyduğum bir şarkı zihnime mırıldanmaya başladığında yere düştüm. Gözlerim kocaman açılırken dolması saniyeler sürdü.

"Bu kadar korkuyor musun Jungkook?" Diye sordu alayla.

Ayağını omzuma koyarken beni geriye doğru itti. Arkamdaki sıraya kafam çarparken hala sadece mırıldanılan şarkıya odaklıydım.

Gözümden yaş akarken şeytanın sesi tüm zihnimde yankılanıyordu. Benimle oynuyordu. Onun oyununda kazanamazdım. Bu yüzden onun oyununu oynamayacaktım.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookWhere stories live. Discover now