25

7.1K 880 418
                                    

Sakince tavanı izlerken onun kolları arasında olmak düşüncelerimin olumsuzluğunu engelliyordu.

Eli yavaşça boynuma kaydı. Parmakları orada gezinirken elini çekip hemen yandaki çekmeceye uzandı.

Oradan bir şey çıkarırken ona bakmadım. İlgimi çekmiyordu. Şuan yalnızca yaşadığımız şeylerin güzelliğini düşünüyordum.

Aniden boynumda hissettiğim metal ve hemen ardından gelen 'click' sesiyle kaşlarımı çatarak gözlerimi ona çevirdim. Parmaklarımızı birbirinden geçirerek elimi dudaklarına götürüp öptü.

"Beni affetmeyeceksin. Özür dilerim." Fısıldayışından bir şey anlayamazken açıklama yapmasını bekledim.

"Benden gitmene dayanamazdım Jungkook. Sürekli sana yanlış mi davranıyorum diye düşünerek seni kaybetme korkusuyla yaşayamazdım. Enerjini kullanmana engel olacak bir şey boynundaki. Özür dilerim. Benimsin Jeon."

Ne tepki vereceğimden bile emin değildim. Arkasından yeni doğan güneşin ilk ışıkları gözlerime vururken bağırıp çağırmalı mıydım yoksa yanlızca kırgınlıkla susmalı mıydım bilmiyordum.

Kollarının arasından kalktım. Parmakları omurgamda hafif hafif baskı yaparken güldüm.

"İstesem zaten giderdim Taehyung. Şuan da gidebilirim. Yine bana engel olamazsın. Dahası da Taehyung tüm detaylarını bilmediğin bir şeyi öylece boynuma takabiliyor olman. Bana acımıyorsun Taehyung. Ben de sana acımayacağım."

Yataktan kalktım. Banyoya ilerlerken tek hissettiğim şey sinirdi. Duş alırken tek düşündüğüm şey bunlardan o kadar da zevk almadığım olabilirdi.

Bornozumla banyodan çıktığımda hala aynı yerinde tavanı izliyordu. Işınlanarak yok olmak istiyordum şuan. Bu durumu sindirmem gerekiyordu.

Odadan çıktığım gibi merdivenlere yöneldim. Kendi odama girerken içeride gördüğüm üç yabancıyla kaşlarım çatıldı.

"Kimsiniz?"

"Bizi Bay Kim görevlendirdi. Güvenliğinizden ve burdan gitmemenizden sorumluyuz."

"Anladım."

Dolaba ilerledim. Sınırlarını zorluyordu. Dolaptan kıyafet çıkardım kendime. Tek istediğim şey kütüphanede kitap okumaktı sanırım.

Kıyafetleri aldıktan sonra dolabın kapağını büyüyle sertçe kapattığımda yüzümü buruşturdum. Tamam bu kadar ufak büyüleri bile yapamıyorsam bu benim varoluşuma ters düşerdi. Kendimi bu acıya alıştırmalıydım.

Banyoya ilerleyip üzerimi giyindim. Ardından odamdan çıkarken birisinin anında peşime takılması onu duvara fırlatma isteğimi tetikliyordu.

Ki beni birazcık bile sinirlendirdiğinde bunu yapmam çok olasıydı.

Kütüphaneden içeri girdim. Arkamdan o da girerken kapıyı kapatmaması sinirimi bozduğu için büyüyle kapattım.

"Adın ne?"

"Baldwin Goldwater."

"Baldwin." Diye mırıldandım.

Seçtiğim bir kitabı ona uzattım.

"Hizmetçiniz değilim. Güvenliğinizden sorumluyum."

"Bu duvarların içinde beni Taehyung'tan koruyamayacaksan yok olabilirsin. Veya taşı işte şu kitapları."

Kitabı ona fırlattığımda mecburen tutmak zorunda kalmıştı. On tane kitabın yeterli olduğunu düşünerek masaya ilerledim. O da peşimden gelirken bir tane sandalyeyi çekip oturdum.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookWhere stories live. Discover now