31

6.8K 798 321
                                    

"Yine rol yaptın." Dedi birden benden uzaklaşarak.

Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemi tuttum.

"Bu sefer haksız değildim."

Ellerim arkamda yaramazca birleşti.

"Cevabı biliyorsun değil mi?"

"Biliyorsa o biliyordur demiştir. Bildiğim kesin olmasa gerek." Dedim onun buz mavisi gözlerine bakarken.

Onu hala yalvartma konusunda oldukça kararlıydım. Değerimi anlamıyordu.

"Söylesene. Neden tüm bunlar? Neden beni avucunun içine almak istiyorsun? Her şeye sahip olabilirsin. Herkes farkında. Sen yine de beni tercih ediyorsun."

"Seni seviyorum. Her şey ortada değil mi? Güvenmiyorsun. Bu yüzden kendini kapatıyorsun. Ancak ölme ihtimalim deli ediyor seni. Bastırılmış duygularını tutamıyorsun."

"Bak aramızdaki şeyler kesinlikle normal seviyede değil."

"Bunu ben farkedeli haftalar oluyor."

"Korkmuyor musun? Seni sevme şeklim seni korkutmuyor mu?" Diye sordu.

"Sen benden korkuyor musun?"

Karmakarışık gözlerle bana baktı. Ne hissedeceğini bilemez şekilde. Çünkü karşısındaki kişi sırf kendine bağlamak için kendi ölümünü yazan biriydi.

"Ölüyorsun. Hâlâ tek düşündüğün şey benim. Hiçbir şey umrunda değil."

"Çılgınca. Peki senin başka şeyler umrunda mı? Tedaviyi şurada veya bu kişi biliyor desem onu almak için herkesi mahvetmeyecek misin? İşlerini bırakarak benim için çabalamıyor musun?  Kendini kandırma Kim. Sen aşağıda annen ölse bile parmağını kıpırdatmayacak birisin. Konu bana gelince gözlerin doluyor. Kendinin ne zaman farkına varacaksın. Ben bunları görüyorum ancak bazen duymak da istiyorum."

"Evet Jolene. Haklısın. Gözlerinin içine baktığımda eriyorum. Bitiyorum. Öleceğini öğrendiğimden beri de mahvoluyorum. Anneme bile gidecek raddeye geldim. Şu ana kadar hiç ağlamamış olan ben senin öleceğini öğrendiğimde öyle bir çaresizlik hissettim ki..."

Boğazına oturan yumruyu tahmin edebiliyordum. Üzülmedim onun için. İstediğim buydu. Beni sevmesi. Beni çok sevmesi.

"Eğer kendin kaçıp bir yere gitseydin yerin dibinde bile olsan bulabilirdim seni. Şimdiyse elimden hiçbir şey gelmiyor olması beni mahvediyor. Jeon. Senin uğrunda yıpranmaktan bile ayrı bir zevk aldığım bugünlerde bundan sonra söz veriyorum seni kelimelerimle de yaşatacağım."

Bana doğru adımladı. Elleri belimi bulurken göz temasınız asla ayrılmadı. Dolan gözlerine baktım. Dizlerinin üstüne yavaşça çöktü. Elleri ellerimi tutarken dolu gözünden akan bir yaşı takip etti gözlerim.

"Yalvarırım sana. Sevgilim sana yalvarırım bizim hayatlarımızı bize bağışla. Ben bizi yaşamak istiyorum."

Gülümsedim. Gözlerim hızla dolarken yüzüne damlayan yaşımla eğilip ona sarıldım. Kolları belime dolanırken dudaklarından kaçan hıçkırıkla saçlarını nazikçe sevdim.

"Bir efsaneye göre yıllar, yıllar önce güneşten bir damla dünyaya düşmüş. Toprağa düşen damla büyüyüp altın bir çiçeğe dönüşmüş. Her türlü soruna şifa olduğu söyleniyor."

"Yalnızca bir efsane mi?"

"Gerçek olan bir efsane. Nova ormanında bir yerde."

Anında benden ayrılırken odadan çıkmasıyla herkese yağdırdığı emirler hoşuma gitti.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookWhere stories live. Discover now