32

6.7K 802 433
                                    

Kim Taehyung

O çiçeği bulamadıkları her saniye için onları ormanın toprağına karıştıracaktım.

Jungkook'un yanında onu asla bırakmayacağıma emin olduğum şekilde sarmışken odada bulunan Yoongi, Jimin, Jennifer... umrumda değillerdi.

Sevgilim ölüyordu.

Bu gerçek bir kez daha gözlerimi doldururken Jimin oturduğu duvar dibinden kalktı.

Jungkook'un tarafına dizlerinin üzerine düşer gibi yere çökerken bir elini elleri arasına aldı. Hemen ardından enerjisini hissettim.

"Suscipe me."
(Beni kabul et.)

"Jungkook. Beni duyduğunu biliyorum. Zihninde biraz yer açarsan seninle iletişime geçebilirim. Ölmene göz yumamam. Çiçeğin tam yerini söyle. Bulamayacaklar."

Eğer kalp atışlarını duymasaydım yaşadığına asla inanmayacağım bedene sarf edilen cümlelerdi bunlar Jimin tarafından.

"Buraya gelebilir misin? Enerjin yorgun mu? Sana destek çıkabilirim. Tehlikeli bir durum varsa gelmek zorunda değilsin."

Elimin arasındaki eli kıpırdadığında anında gözlerimi güzel yüzüne çevirdim.

Aniden öksürerek kalkarken çarşaf ellerinin arasında buruştu.

"Güney taraflarında... çam ağacının üç kilometre doğusunda, mağaranın beş kilometre kuzeyinde."

Öksürükleriyle dolu bir konuşmaydı.

"Sakin ol. Ölmeyeceksin. Geleceği gördüğünü biliyorum." Dedi Jimin sakince onun yanına otururken.

Yoongi çoktan odayı terk etmişti. Jimin'in eli onun saçlarına çıkarken Jungkook'un titreyen elini tutmak ağzından gelen kanı silmek kadar bitirici bir şey yoktu şu hayatta.

Konuşma duyumu kaybetmiş gibiydim.

"Enerjin ne durumda?" Diye sordu Jimin ince sesiyle yatıştırmak ister gibi.

"Bedenime ağır geliyor."

"Enerjini kimseye aktaramazsın. Bu karşıdaki kişi için ölümcül olur. Yapabileceğimiz başka bir şey var mı?"

"Dayanmak zorundayım."

Tekrar öksürük krizine girerken gözümden yaş akarken hemen karşı duvarın dibinde sessiz sakin oturan Larissa'yla göz göze geldim.

Yanağımdaki yaşı izledi gözleri.

Jimin nerden getirdiğini bile bilmediğim suyu içirirken mahvolmuş hissediyordum.

"Tekrar uyumak ister misin?"

Kafasını hızla iki yana salladı.

"O zaman çok yalnız oluyorum."

Elimin arasındaki elinin tutuşu bilinçsizce sıkılaşırken çenemi kastım. Onu orada yalnız bırakıyordum. Eğer düşüncelerine nasıl girebileceğimi bilseydim asla yalnız kalmazdı.

"Acını alabilirim?"

Jimin'in sürekli ortaya onun için tavsiyeler atması gözlerimi dolduruyordu. Mükemmel bir arkadaştı.

Kıkırtısının tınısına bile aşık olduğum adam acı bir şekilde güldü.

"Dayanamazsın."

"Ben alabilir miyim? Nasıl yapılacağını bilmiyorum ama..." aniden sözümü kesen dudaklarla şaşırırken Jungkook'un ani hareketlerinin güzelliğinde saklıydım ben.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookWhere stories live. Discover now