23. "Bir Günahın İki Ortağı"

75 12 2
                                    

Yazmak kanatıyor ama kanamak istiyorum, demiştim o gün mezarlıkta anneme

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Yazmak kanatıyor ama kanamak istiyorum, demiştim o gün mezarlıkta anneme. Her şeyin başladığı o ölüm yıldönümünde, yağmurun bir kesikten fışkıran kan gibi üstüme yağdığı mezarlıkta söylediğim son sözler bunlar olmuştu. ''Bir gün tüm kanım bittiğinde insanlar yazdıklarımı okusun ve ne için kanadığımı bilsinler istiyorum.''

Artık, insanların yaşadıklarımı bilmesinin o kadar da önemli olduğunu düşünmüyordum. Ben bunca şeyi tek başıma yaşadıktan sonra her şey bittiğinde insanların yaşadığım şeyleri geçmişin izlerini taşıyan kelimelerden bilmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Ben yaşamıştım, yaşamaya da devam ediyordum ve önemli olan buydu. Yine de içimde bir yerlerden yükselen ve uzun zamandır hasret kaldığım yazma eylemini gerçekleştirmeme engel olamamıştım ve güneş doğmadan önce uyanıp bulduğum ilk kâğıda bir şeyler yazmaya başlamıştım. Birileri bilsin diye değil, unutmamak için yapıyordum bunu. Bir gün, olur da her şey biterse yazdıklarıma bakmak ve yaşadıklarıma bakıp güçlü kalmaya devam etmek istiyordum.

Üstelik yazmak nefes almak demekti benim için. Ciğerlerim kanla dolduğunda, biriken kan kelimelere dönüşerek dökülürdü kalemimin içinden ve ben uzun zamandır o kanla yaşamaya çalışıyordum. Boğulmak üzere olduğumu hissettiğim bir günün şafağında kelimelere sığınıp acımı mürekkebin ucundan damlatmaya karar vermiştim. Siyah mürekkep sayfaların üstünde dağıldıkça ciğerlerimde yer açılıyor ve nefes alabildiğimi hissediyordum. Parmaklarım, bir sevgiliyi özler gibi özlemişti kalemini.

Güneş doğup sorumluluklarımı omuzlarıma yüklediğinde başımı kaldırıp pencereden sızan ışığa birkaç dakika boyunca baktım ve derin bir nefes alıp önümdeki kâğıtları toparladım. Yazdıklarımı en baştan okuyacak gücüm yoktu, belki biraz abartmış, belki de olduğu gibi yazmıştım. Bilmiyordum.

Bugün, Metis yargılanacak ve cezası kesilecekti. Uzun zamandır beklediğim o gün gelmiş ve adalet yerini bulmak için yalnızca saatleri sayar olmuştu fakat içimde bugüne dair bir istek ya da beklenti yoktu. Her şey bir an önce olup bitsin istiyordum. Ne Metis'in alacağı ceza, ne de Kayra'nın yaralayıcı sözleri umurumda değildi. Yalnızca gün bitsin ve gece olduğunda başım yastığa düşsün istiyordum ancak bu sefer de kabuslar görüyor ve yorgun uyanıyordum.

Telaşsız ve yavaş hareketlerle üzerimi giyinip odama istediğim kahvaltıdan biraz atıştırdıktan sonra dışarı çıktım ve Bendis ile karşılaştım. Koridorun başında beni bekliyordu ve yüzünde epey ciddi bir ifade vardı ancak sürekli böyle göründüğü için artık meraklanmıyordum. Boş kaldığım her an bana kraliçe olmakla ilgili tavsiyeler veriyor ve bir sürü yeni şey öğretiyordu çünkü ben ne kalede büyüyen bir varis, ne de Ateş Muhafızıydım. Hal böyle olunca öğrenmem gereken çok şey vardı ve epey geride kalmıştım, o da bana yardımcı olmak için elinden geleni yapıyordu.
Yanına ulaşınca ''Bir sorun mu var?'' diye sordum onun gibi ciddi bir ifadeyle. Buraya geldiğimden beri yüzüme işleyen ciddiyet artık bir parçam olmuştu ve gülmeyi unutmuştum.

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin