16. Bölüm: "Gidişiyle Sönen Mumlar"

1.5K 152 41
                                    

16

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16. Bölüm: "Gidişiyle Sönen Mumlar"

Acı çığlıklar, çırılçıplak bedenlerden yükselirken zihin denen zindanın kuytusunda, korkunun varlığı ruhumun kapısında belirmişti ve kanlı elleri kapıyı çoktan çalmış, davet beklemeden içeri girmişti. Saf bir korkuydu bu, içine hiç cesaret karışmamış, arasına hiç umut serpilmemişti. Hissettiğim tek şey çaresizce korkmaktı; elleri bedenime değdiği an ölmek istediğim adamın dudaklarından düğünümüz kelimesi çıktığı andan beri hem de.

Onunla evleneceğim gibi bir düşünce hastalıklı zihninde ne zaman ve nasıl ortaya çıkmış hiçbir fikrim yoktu; saatlerce ve hatta günlerce düşünsem bile benden böyle bir şey isteyeceği aklıma gelmezdi. Üstelik, elime bir fırsat geçmişken onu kullanmak yerine burada kalmayı tercih ederek onun ekmeğine yağ sürmüş olmuştum. Ben gerçekten çok aptal biriydim ve hatamın bedelini çok ağır ödeyecektim.

Kasvetli taht odasından çıktıktan sonra kaldığım odaya geri dönmüştüm ve Metis kapıma iki nöbetçi dikmişti. Kayra o kapının dışında kalmıştı ve içimden bir ses Metis'in onu benden uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yapacağını söylüyordu fakat aynı ses, Kayra'nın bundan sonra sakinliğini korumak konusunda başarısız olacağını da fısıldıyordu.

Burada kalmayı seçtiğime göre tüm bu sorunlara bir çözüm bulmak zorundaydım aksi hâlde kendimi boşu boşuna feda etmiş olacaktım ve bu kesinlikle istediğim bir şey değildi. Uzun süredir oturduğum duvar kenarından kalkıp pencereyi açtım ve içeri dolan soğuk havayı ciğerlerime çektikten sonra kendi kendimi telkin etmeye çalıştım: "Halledeceksin, sakin ol, sorun yok."

Mantıklı düşünmeli ve atacağım adımları önceden planlamalıydım. İlk yapmam gereken şey Bendis ile konuşmak olacaktı çünkü bana bir söz vermişti ve o sözü tutup tutmayacağı konusunda emin olmalıydım. Benimle yaptığı konuşma yüzünden burada kalma kararı almış ve hayatımı riske atmıştım. Sözünü tutmak zorundaydı; başka seçeneği yoktu. Şimdilik onun bana gelmesini beklemek zorundaydım çünkü kapıdaki nöbetçiler başımı dışarı çıkarmama bile izin vermiyorlardı.

Birkaç dakika boyunca pencereden şehri izlemiştim. Gökyüzü kapalıydı, evlerin çatılarından dumanlar yükseliyor ve gökyüzüne dağılıyordu. Bu sırada birkaç kuş kalenin üstünde uçmaya başlamıştı, içlerinden biri, beyaz bir güvercin, pencerenin kenarına konduğunda suratımda hafif bir tebessüm belirdi. Doğrudan gözlerime bakan kuşu ürkütmemek için yavaş bir şekilde elimi ona uzatıp başına dokunduğumda kaçmak yerine olduğu yerde öylece durmaya devam etti.

Aniden bir şey hissettim; sahip olmadığım bir anının parçaları sol yanıma batmış ve bana bir şeyi anımsatmıştı.

Zaman ve mekan birbiri içine girdi; hem buradaydım, hem de buradan çok uzakta.

Lisa, karşımdaydı. Gecenin zifiri karanlığını yaran dolunayın altında, gürül gürül akan nehrin kıyısındaki bir ağacın gövdesine yaslanmış vaziyette oturuyordu. Ay ışığı yüzüne vuruyordu, yüzüne dikkatle baktığımda suratında acı çeken bir ifade görmüştüm. Alnı ter içindeydi; dişlerini sıkmış, ellerini iki yanında yumruk yapmıştı.

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin