8. Bölüm: "Bilinmezliğin Sancısı"

3.1K 274 68
                                    

🌙

Dilime kilit vurup kelimeleri sessizliğe hapsettiğimden beri düşündüğüm tek şey ardımda bıraktığım hayatımdı. İyi ve ya kötü bir düzene sahiptim; okulum, az sayıda arkadaşım ve hedeflerim vardı.

Acaba ortadan bir anda kayboluşum nasıl bir etki yaratmıştı? Aynı yurtta kaldığım, aynı okula gittiğim ve en yakın arkadaşım diyebileceğim tek kişi olan Meyra ne hissetmişti? Muhtemelen deliye dönmüştü çünkü ailesinden sonra benim de onu terkettiğimi düşünüyor olmalıydı. En büyük korkusu terkedilmek olan arkadaşımı bir anda arkamda bırakmıştım; hayâl kırıklığına uğramış olmalıydı.

Çocuk esirgeme yurdundaki ikinci senemde tanışmıştık onunla. Yurda yeni gelmişti ve yanımdaki yatağı ona vermişlerdi. O dönem henüz ailemin travmasını atlatamadığım için neredeyse hiç kimseyle konuşmuyordum ve hiç arkadaşa sahip değildim. İlk gecesinde yatağının içinde sessiz bir şekilde ağladığını gördüğümde dayanamayarak yanına gitmiş ve birlikte uyuyabileceğimizi söylemiştim.

Biliyordum ki ilk gece her zaman en zoru olurdu. Yalnızlık bir karabasan gibi insanın üstüne çöker ve terkedilmişlik hissi iliklerine kadar acıtırdı canını. Benim yetimhanedeki ilk gecemde yanımda uyuyan kimse yoktu ancak Meyra ilk gecesini benimle geçirmişti. Annem uyuyamadığım geceler bana masal anlattığı için ben de aynısını ona yapmıştım ve saçlarını okşayarak şimdi bizzat yaşadığım o hikayeyi ona anlatmıştım.

Masallar olmadan uykuya dalamayan ufacık bir çocukken, terkedilmiş bir başka çocuğa masallar anlatan kocaman bir insana dönüşmüştüm o gece. Kendi yaralarıma deva olamamıştım ancak bir başkasının yaralarını kendi kanımla iyileştirmeyi başarmıştım. Onu terkeden anne ve babasının acısını unuturmuş ve onu insanlara yeniden güvenen biri hâline getirmiştim. Ardından, istemediğim hâlde onu terketmiştim.

Arkamda bıraktığım hayatımda ondan başka kimsem yoktu. Yıllar boyunca neden tek bir akrabam olmadığını ve neden bana kimsenin sahip çıkmadığını düşünüp durmuştum ancak bir cevaba ulaşamamıştım. Daha sonra ise içine düştüğüm yalnızlık çukurundan çıkmak için uğraşmamış ve o çukuru evim bellemiştim. Meyra o çukura elini uzatmıştı ancak onun bile gücü yetmemişti beni çıkarmaya. Sevgi dolu bir çocuktan, yabani bir insana dönüşmüştüm zamanla. Çok fazla konuşmaz, bunun yerine düşündüklerimi yazmayı tercih ederdim. İnsanlarla da mesafeli bir ilişkim vardı; kimseyi sınırlarım içine almazdım.

Çünkü korkuyordum. Bir kere daha terkedilmeyi kaldıramazdım.

Meyra'dan daha fazla yaşıyordum bu korkuyu ancak ona hiç belli etmemiştim bunu. Beni her zaman güçlü biri olarak bilmişti, ona göre tek başıma bütün dünyayla mücadele edebilir ve hiç yorulmazdım ancak gerçekler böyle değildi. Ben terkedilmekten korkan küçük bir kız çocuğuydum aslında. Düşüncelerim, hayata bakış açım ve hislerim büyümüştü ancak o küçük kız sığındığı göğsümde hiç büyümüyordu.

Şimdiyse başını kaldırıp baktığında gördüğü şeyle dehşete düşüyordu. Tek derdi sınavları olan bir gençten, tek derdi hayatta kalmak olan biri olmuştum kısa süre içinde. Yorulmadan yürümeye devam eden simsiyah bir atın üzerinde, göğsü sırtıma değen bir adamın önünde, bilinmezlikle örülü bir yarına doğru ilerliyordum. Beni nelerin beklediğini bilmiyor ve daha da kötüsü tahmin bile edemiyordum.

O kadar yabancıydım ki buraya kendi benliğimi bile unutmak üzereymişim gibiydi. Kim olduğundan bile emin olamamak insanı korkutuyordu. Ne kendimi, ne de yanımdaki insanları tanıyordum; her şey çözülmesi gereken bir bulmaca gibi tutuşturulmuştu ellerime ve benim kalemim bile yoktu.

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin