14. Bölüm: "Kaderin Kırılma Noktası"

1.9K 183 69
                                    

🌙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




🌙

Kanatları kırılmış, bahşedilenleri elinden alınmış ve cennetten kovulmuş düşmüş bir melek gibi hissediyordum. Benden melek olur muydu bilmiyordum ancak varlığına sıkı sıkıya inandığım, alıştığım ve büyüdüğüm topraklardan sürgün edilmiş; bilmediğim bir diyara çırılçıplak hâlde bırakılmıştım. Üstelik kanatlarımı kırmışlardı ve canım çok yanıyordu.

Kalenin uzun ve karanlık koridorlarını birer birer aşıp bir zamanlar yaşayan ancak şimdi ölü olan insanların tabloları önünden geçip gitmiştim. Yanımda Kayra vardı. Beni koruyacağını söyleyen, hatta göğsündeki mabette bir yerim olduğunu itiraf eden adamdı o. Aynı zamanda yaşadığım cennete elini uzatan, beni oradan koparıp buraya sürükleyen adamın ta kendisiydi. Bir katildi; benim katilim. Ama kimin böyle güzel bir katili vardı ki?

"Soğukkanlı bir şekilde yemeğini ye, yemek bitmeden olaya müdahale edeceğimden emin olabilirsin." diyerek son kez konuştu ve yemek salonunun kapısını benim için açan muhafızlara bir baş selamı verip içeri girmem için hafifçe sırtıma dokundu. Omzumun üzerinden ona bakarken kalbim kanlı bir şekilde avuçlarımda duruyor gibi hissediyordum. Hâlâ atmaya devam ediyordu ancak ait olduğu yerde değildi ve göğsümde kocaman bir boşluk vardı.

Ona bir şey söylemek yerine içeriye doğru yürümeye başladım. Kelimeler bazen çok gereksiz oluyordu; ne söylersek söyleyelim boş olduğunu bildiğimiz anlarda susmalıydık bana kalırsa. Ellerim, elbisemin kaygan kumaşını kavramıştı ve ter içinde kalmışlardı. Bu gecenin sonunda başıma gelebilecek şeylerin ihtimali o kadar korkunçtu ki adımlarımı tam tersi istikâmete yönlendirip buradan kaçmamak için kendimi zor tutuyordum.

Metis, gösterişli yemek masasının en başında oturmuştu ve gözleri avına kenetlenen bir şahin kadar keskin bir şekilde beni izliyordu. İçinde bulunduğum durumda av tanımı benim için çok uygundu; o bir avcıydı, ben de onun avıydım. Buraya ilk geldiğim zamanlar avcı olup intikam alabileceğimi düşünmüştüm ancak artık buna pek emin değildim. Avcı olmak, av olmaktan daha zordu.

"Otur," diyerek karşısındaki sandalyeyi işaret ettiğinde bacaklarımın birbirine dolanmasına güçlükle engel olarak gösterdiği yere oturdum ve ona bakmak yerine masayı incelemeye başladım. Çeşitli et yemekleri, salatalar, mezeler ve adını bilmediğim bir sürü başka yemek iştah açıcı bir şekilde karşımda duruyordu. Tabaklar, bardaklar, çatal ve kaşıklar altın işlemelerle süslenmişti ve gösteriş masanın her detayına ince ince işlenmişti.

"Cesaretini kaybettiğini görüyorum," diyerek güldü. Bakışlarımı kaldırıp güçlükle ona baktığımda kadehindeki içkiyi yudumlamakta olduğunu gördüm. Gözlerini bir an olsun benden ayırmaması o kadar rahatsız ediciydi ki daha fazla bu işkenceye ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. Her an masayı ateşe verip onu da ateşte yakabilirdim ve hayır, bunu laf olsun diye söylemiyordum. Gerçekten yapardım.

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin