13. Bölüm: "Kalbimdeki Kuş"

2.2K 204 65
                                    

🌙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






🌙

Zihnimin içindeki fırtınanın dinmesi asırlar sürecek; dünya bir kıyamet atlatıp hepimizi yok ettikten sonra kendime gelebilecek gibi hissediyordum. Kafamın içinde şimşekler çakıyor, düşünceler ardı ardına gürlüyor ve soluk borumdan aşağı kanlı yağmurlar yağıyordu. Nefes alamıyordum. İçim o kadar doluydu ki oksijene yer kalmayan kalbim morarmaya başlamıştı ve biraz daha böyle devam ederse ölecekmişim gibi hissediyordum.

Kayra beni öpmüştü.

Kayra. Beni. Öpmüştü.

Ve ben de onu öpmüştüm.

Beni kendi elleriyle bu acımasız topraklara getiren ve ruhumda derin yaralar açan adam, aynı yaraları öperek iyileştirmeye çalışmıştı. Oysa onun şifa niyetine yaralarıma değen dudaklarında beni tatlı tatlı öldüren zehirli bir bal vardı. Güzeldi. Şimdiye dek hiç hissetmediğim kadar şiddetli ve tutkulu bir his kadar güzeldi hem de ancak bir o kadar da yanlıştı; bugüne dek hiç işlemediğim bir günah kadar yanlıştı.

İlk öpücüğümü, karşılaştığımız ilk an beni öldüreceğine dair yemin eden bir adama vermiş olmamalıydım. Üstelik bir kez değil, binlerce kez öldüreceğini söylemişti o gün bana ve dönüp baktığım zaman söylediklerinin arkasında olduğunu görebiliyordum. Kayra beni öldürüyor; diriltip tekrar öldürüyordu. Ne adam akıllı yaşamama müsaade ediyordu; ne de öldürüp bu acıya son veriyordu.

Gözlerimi sıkıca yumarak başımı iki yana salladım ve bu öpüşme olayını unutmaya çalıştım ancak nasıl unutacağımı bilmiyordum çünkü kız arkadaşlarının önünde tişörtünü bile değiştirmeyen ben Kayra'yı öperken yarı çıplak bir hâldeydim ve bunu her aklıma getirdiğimde kendime bir mezar açmak ve başkasının yapmasına gerek kalmadan o mezara girip ölmek istiyordum. Mezar taşıma 'Utançtan ölen ilk insan!' yazdırma düşüncesi de mantıklı gelmeye başlamıştı; kafayı sıyırıyordum sanırım.

Kayra gittikten sonra birkaç dakika ardından bakakalmış ve ardından içinde bulunduğum durumu aklıma getirip toparlanarak üzerimi değiştirmiştim. Ruhumdaki çalkantılar nedeniyle bedenimdeki acıları hissetmiyordum artık. Hafif sızılar şeklinde varlıklarını hissediyordum ancak Trikra'nın yaptığı karışım iyi gelmiş olacak ki onca ağır yara bir anda iyileşmiş gibiydi.

Sessizlik epey fazla olduğundan -tabi kafamın içindekiler hariç- kaleden gelen uğultuları duyabiliyordum. Bir koşturmaca olduğu ortadaydı; taht odasının yanışı onlar için epey büyük bir problem anlamına geliyordu. Trikra bunun benimle bağlantısı olduğunu söylemişti ve artık tam tersi bir ihtimale o kadar da inanmıyordum. Söyledikleri doğru olabilirdi; artık duyduğum şeylerdeki gerçeklik algım değişmişti. Kayra ve benim hakkımda da gizemli birkaç şey söylemişti ancak o söylemese bile aramızda farklı bir şeyler olduğunu bilecek kadar aklı başındaydım hâlâ. O gün arenada olanlar tesadüf değil; cevabını bekleyen koca bir soru işaretiydi sadece.

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin