27. Final: "Kalbe Mühürlü İhanet"

71 8 2
                                    






🕯️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🕯️

Yorgun ruhlar, yorgun bedenlerin içinde çırpınıp duran tutsaklardı aslında. Arayıp durdukları huzur, bir başkasının içindeki ruha gizlenmişti ve buldukları zaman tek yapmak istedikleri o ruhun dinginliğine kendilerini bırakmaktı. Bu yüzdendi sevdiğimiz insanın göğsüne başımızı koyunca hissettiğimiz huzurun eşsizliği. Başımı göğsüne yasladığım adamın yanında yıllardır hissettiğim tüm kaygılar kayboluyor ve yalnızca bir tanesi kalıyordu; onu kaybetmek. Onun yanında endişe duyduğum tek şey bir daha onun yanında olamamaktı. Tanrım, ne olur onu da alma yanımdan, diye dua ediyordum. Onu kaybetmek, ruhumu kaybetmek demekti. O benim ruhumun yıllarca aradığı şeydi, onu bulduğumda kendimi bulmuştum aslında.

Kalenin gizli geçidinden çıktığımızda, kendimizi şehre giden yolun altından geçen bir tünelde bulmuştuk. Dışarıdan bir suyolunu andırıyordu ancak kaleye giden gizli bir yoldu burası. İstikametimiz Kayra'nın çocukken yaşadığı evdi, şehrin dışında bir köyde bulunuyordu ve kaleye çok uzak sayılmazdı. Kayra uzun yıllardır buraya uğramadığını söylemişti, o eve girmek anılarını canlandırıyordu ve benim için yeniden o eve girecekti. Onu anlıyordum; bazı güzel anılar bir süre sonra canını yakmak isteyen bir hayalete dönüşüyordu.

Yol boyunca çok fazla konuşmamıştık, Kayra birkaç saat önce ona soğuk davrandığım için benden çekiniyor gibiydi ve ben de bu konu hakkında ona bir şey söylemiyordum. Saçma sapan kâbuslar için onu üzmemeliydim ancak olayların kontrolünü elimde tutmak zordu ve bazen böyle tepkiler verebiliyordum. Sessizliğin aramızda büyüdüğü ancak ellerimizin hiç ayrılmadığı bir yolculuğun ardından evin olduğu yere ulaştığımızda, evinin köyün dışında ve diğer evlerden uzakta olduğunu görmek iyi hissettirmişti, insanların beni burada görmesini istemiyordum. Evleri iki katlıydı ve tamamı ahşaptan yapılmıştı, evin yanında ahır ve depo olarak kullanıldığını düşündüğüm kulübe benzeri bir yapı daha vardı ancak çökmek üzere görünüyordu. Evin etrafını sarmaşıklar kaplamış ve hava şartları yüzünden bazı noktalarda ahşap hasar görmüştü. Uzun süredir kimse uğramadığı için biraz bakımsız kalmıştı ancak baktığım zaman bir zamanlar bahçede koşturan kumral saçlı küçük çocuğu hayal edebiliyordum. Zümrüt rengi gözleri çocuksu bir masumiyetle parlayan o çocuğun, babasını beklerken hissettiği hüznün karanlığına teslim oluşunu da görebiliyordum. Bir zamanlar yaşayan bir ev vardı, o ev şimdi yaşamını yitirmişti ve biz bir hayaleti izliyorduk.

''Büyüdüğün evi böyle görmek zor biliyorum,'' dedim başımı onun omzuna yaslayıp elini sıkarak. Evine bakarken gözlerine yerleşen hüzün bulutlarını dağıtmak istiyordum. ''Ama anılarına sahip çıkmalısın Kayra. Bu ev senin çocukluğun, bu ev senin ailen.'' Bakışları usulca bana kaydı ve alnıma küçük bir öpücük kondurdu. ''Bu eve seninle dönmek, çocukluğumda hissettiğim tüm güzel şeyleri yeniden hissetmek gibi. Ailem çok uzakta ama yanımda sen varsın, senin ruhun bu evi yeniden canlandıracak.'' Kendine bile yetmeyen ruhum, bir adamın çocukluğunu diriltmeye yeter miydi? Yetmeliydi. Bu adam için her şeyi yapmaya hazırdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VESTA SERİSİ I- Kırık Kilitler (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin