0.1

13.2K 776 505
                                    

Üzerimden tıpkı ben de Jisoo gibi tır geçmiş gibi hissediyordum. Öyle böyle bir ders değildi. Not almaktan bir an parmaklarım kopacak zannetmiştim ve öyle bir öğretmenimiz vardı ki kadın sanki tuvaleti varmış gibi hızlı hızlı anlatıyordu dersi.

"Belki de gerçekten tuvaleti vardır," diye kendimle saçma sapan konuşurken Lalisa'nın attığı konumdaki kafenin ismini gördüğümde derin bir nefes verdim ve ahşaptan yapılmış otantik mekâna giriş yaptım.

Kafenin dekorasyonu gerçekten tam benim zevkime uygundu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kafenin dekorasyonu gerçekten tam benim zevkime uygundu. Kafenin balkon gibi tasarlanan üst katında oturan kızları gördüğümde beni fark etmeleriyle el salladılar. Hafifçe gülümseyerek içeriye girdiğimde karşıma çıkan tıklım tıklım olan ilk kısmı geçtim ve cam kapıdan içeriye girerek biraz bistroyu andıran bir kısımla karşılaştım. Şarap ve viski şişelerini gördüğümde hafifçe yüzümü buruşturdum.

İçkiden gerçekten hazzetmiyordum ve annem bu tarz olaylara karşı bir insan olduğundan küçüklüğümden beri beni bu tarz olaylara karşı ketum bir tutuma sahip olmamı sağlamıştı. Babam ve annem emekli birer şirket çalışanıydılar. Küçük ve sıcak bir aile yuvasında büyümüştüm.

Yeni Zelanda'da doğmama rağmen ailemin işleri nedeniyle çok küçükken Avustralya'ya taşınmış ve on üç yaşındayken ailemin emekli olmaları nedeniyle Kore'ye geri dönmüştük. Babam ve annem geç çocuk sahibi olan ebeveynlerden sadece biriydi ve ablam Alice benden yaklaşık dört yaş büyüktü.

Merdivenleri çıkarken aşağıya inen Yoongi ve gözlük takan oldukça uzun boylu bir erkekle karşılaştım. Hiçbir şey demeden yanlarından geçip yukarı çıktığımda kızların oturduğu masanın birkaç masa ilerisinde oturan Taehyung, Jimin, Jungkook ve iki yabancı erkekle karşılaştım.

Onlardan gözlerimi çevirip Jisoo'nun yanındaki sandalyeyi çekip oturduğumda üzerimdeki vizon rengindeki kabanı çıkardım ve siyah kazağımla kaldım. Sabah düzleştirdiğim kahverengi saçlarımı sırtıma doğru savurduktan sonra kızlara "Sipariş verdiniz mi?" diye sordum.

"Ah, evet. Senin için sıcak çikolata ve çikolata parçacıklı kurabiye istedim." diyen Lisa'yı gülümseyerek onayladım. Bu ikili benim için vazgeçilmezdi ve yemek yemeyi çok severdim. Sadece çok değil çok çok çok severdim ve şanslıydım ki kilo almazdım. Yine de buna çok güvenip sporu elden bırakmıyordum. 31.205 won vererek Jisoo ile aylık gittiğim bir spor salonu vardı. Jennie ve Lisa spordan hoşlanmadıkları için spor salonu teklifimizi rahatlıkla reddetmişlerdi fakat ben sporu oldukça severdim. Jisoo ise kilosunu korumak istediğini söyleyerek teklifimi kabul etmişti.

Jennie'nin önüne hızlıca koyulan kola ve hamburgere şaşkınlıkla baktığımda bunu koyanın Jimin olduğunu gördüm. Yanındaki garsonun tuttuğu tepsiden bir tabağa koyulmuş makaronları eline aldı ve "Sipariş kimindi hanımlar?" diyerek sordu. Lalisa aç bir kaplan gibi Jimin'in elindeki makaron tabağını kendine çekti ve "Portakal suyum nerede?" diyerek heyecanla soludu.

goodnight and goWhere stories live. Discover now