1.9

8.8K 656 441
                                    

Ertesi sabah kalkıp sürünerek okula gitmiştim. Moralim gerçek anlamda bozuktu ve kafam dalgındı. Sürekli kendimi düşünceler havuzunda buluyordum ve sorun şuydu ki: ben yüzme bilmezdim.

Jennie her ay düzenli olarak geçirdiği soğuk algınlıklarından birini olmuştu, Jisoo'nun da bugün dersi olmadığından Jennie'e bakmak için evde kalmıştı. Düşük çeneli Lalisa ve ben de otobüsle okula gitmek için durağa doğru yürüyorduk.

"Bugün Hoseok'un dans akademisine kesinlikle gitmeliyiz, Rosie!" deyip ellerini çırptığında yandan ördüğü saçları yüzüme çarptı. "Yolun ortasında salak salak davranmayı kes Lisa." dediğimde sinsice sırıttı ve "Hayır! Oraya gideceğiz diyene kadar hayır!" dediğinde sokaktaki birkaç kişinin dikkatini çekmeyi başarmıştık bile.

"Lalisa," deyip ofladığımda önüme dönmüş onu umursamadan yürümeye devam etmiştim. Lalisa koşar adımlarla aramıza açtığım mesafeyi kapadı ve "Lütfen, lütfen Chaeyoung... Hayır bugün ters tarafından mı kalktın anlamadım!" dediğinde yine sesinin volumeünü ayarlayamamış sokaktaki diğer insanların daha da dikkatini çekmiştik.

Lalisa'ya göz devirmiş bir şekilde ilerlemeye devam ederken arkamızda bir arabanın kornası çaldı fakat dikkate almayarak yolumuza devam ettik. Korna ardı ardına susmazken bu densize haddini bildirip sadece bekleyeceği kişinin onu duymadığını söyleyecektim ki hemen gerimdeki arabanın içinde bize bakarak sırıtan Jungkook'u gördüm. Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken Lalisa'nın da duraksamam dikkatini çekmiş ve bana doğru dönmüştü.

"O arabadaki Jungkook mu yoksa benim göz numaram mı büyümüş?"

"Hayır, o." dediğimde Jungkook arabayı yanımıza yaklaştırmıştı. Bu, Yoongi'nin arabasıydı. Yolcu koltuğunun oradaki camı açtığında "Rosé, biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Ona bakıp gözlerimi devirdim ve onu takmayarak ilerlemeye devam ettim. Lalisa koşarak yanıma gelip "Neden seninle konuşmak istiyor?" dediğinde "Delinin teki kafayı bulmuş yine." diye cevapladım onu. Haksız sayılmazdım. Çift karakterli manyağın tekiydi.

"Rosé!" diye bağıran Jungkook yine arabayı yanımıza getirmişti. "Konuşmamız gerekiyor diyorum!" dediğinde sinirle ona doğru döndüm. "Ben de seni dinlemek istemiyorum."

"Korkaklık yapıp kaçacak mısın?" dediğinde gözlerimi sinirle kıstım. "Delinin teki olduğunu biliyorsun değil mi? Hayır o beyinle yaşamak zor olmuyor mu? Sadece meraktan soruyorum bak."

"Artık arabaya binecek misin?" dediğinde yanımdaki Lisa kolumu çekiştirdi ve Jungkook'a, "Neden Chae'nin peşindesin sen?" diye sordu. Ah olanları bir bilsen Lalisa... Eminim bana yavşamadığını sen de anlarsın.

"Çünkü arkadaşın bana aşık ve bu sorunu ancak konuşarak çözebiliriz." diyen Jungkook'a şaşkınlıkla ve sinirle inanamıyormuş gibi baktım.

"Senin bir tedaviye ihtiyacın var manyak herif!" Ben şaşkınlıkla ona bakarken gülerek arabadan inmiş ve yanımdaki Lisa'ya, "Arkadaşını kısa bir süre çalsam?" diye sormuştu. Lisa hafifçe gülmüş ve "Bugün Hoseok'un dans akademisine gitmemizi sağlarsan neden olmasın?" bu işi de aradan çıkarmaya çalışmıştı.

Jungkook ona göz kırptı ve "Oldu bil." dedi. Ben şaşkınlıkla ikisinin üzerimden yaptığı anlaşmaya bakarken Jungkook şaşkınlığımdan yararlanarak kolumdan tutmuş ve beni arabaya bindirmişti.

Ben hâlâ ona şaşkınlıkla bakarken kendi koltuğuna oturmuş ve biner binmez de kapıları kilitlemişti. Gelen 'click' sesiyle kendime geldiğimde başımı ona çevirdim ve inanamazcasına baktım.

Gayet sakin bir dille ona döndüm ve "Jungkook," diye seslendim.

O, bu sakinliğime kaşlarını kaldırarak bakarken "Efendim?" diye sordu.

goodnight and goWhere stories live. Discover now