1.7

8.6K 665 388
                                    

Kitabı seveceğinizi düşündüğünüz arkadaşlarınızı buraya etiketleyebilir misiniz? Bundan sonraki bölümler olaylar başladığı için uzun olacak ve günde 2 bölüm gelemeyebilir. Hikâyeye de destek olabilmeniz için burada etiket ve satır arası yorum görmek istiyorum teşekkürler💕💕

Ayrıca #rosekook etiketinde 10  olmuştuk ilk başta şimdi ise 1. gözüküyoruz🖤 teşekkürler bu sizin sayenizde  oldu:)

Yüzündeki endişe derin bir rahatlamaya döndüğünde bedeninden hızla uzaklaştım. Onunla karşılaştığımda böyle üşüyeceğimi hiç düşünmemiştim...

Sabah düzleştirdiğim pembe saçlarım terden yüzüme yapıştığında, hem üşüyüp hem de nasıl terleyebildiğimi sorguladım. Bunun için şöyle bir tanım vardı: soğuk soğuk terlemek.

"Roséanne," dediğinde ilk adımı onun ağzından duymak midemi bulandırmıştı. Eskiden hoşuma giderdi çünkü güzel telaffuz ederdi, şimdi ise iğrençti. Midem bulanıyordu.

Arkamdaki kütürtü ile bir küfür savurup bakışlarımı arkama çevirdim. Kapının dışına çıkmış bana bakıyorlardı.

"Siktir, Jr.?" diyen Yoongi ile Jimin'in endişeli bakışları Jinyoung ve benim üzerimde gezindi. "Aradığın arkadaşın o muydu, Chaeyoung?" diyen Taehyung da endişesini saklamadan bakışlarını üzerimde gezdirdi ve yanıma doğru adımlayarak bileğimi tuttu. Öfkeli bakışlarla Jinyoung'a baktığını anladığımda neler olduğunu anlayamıyordum.

"Sen Bangtan'ı nereden tanıyorsun, Roséanne?" diyen Jinyoung'a ters bir bakış attım ve "Sorun ne, Taehyung?" diyerek bileğimdeki elini ittirdim.

"Jr.'i nereden tanıyorsun?"

"Jr. mi?" diye şaşkınlıkla sorduğumda Jinyoung hafifçe sırıttı ve "Buralarda takma adım, o bebeğim." dedi. Onun daha fazla laubali tavırlarına dayanamayacağımı fark ettiğimde "Kes sesini," diye soludum öfkeyle. "Şimdi beni buraya neden çağırdın şerefsiz onu söyle."

"Seni o çağırmadı hatırlarsan Rosie. Ben çağırdım." diyen sesi duyduğumda Instagram'ından gördüğüm kadarıyla Jackson oydu. "Ayrıca Bangtanla tanışıyor olmana hiç şaşırmadım, şeytan tüyü var şerefsizlerde."

"Kes sesini," diyerek hırlayan Yoongi her an saldırmaya başlayacak bir kurt gibiydi.

"Neler oluyor?" diye anlamazca etrafa bakındığımda bir kol beni kendine doğru çekti ve sırtım göğsüne çarptı. "Kız bizimle, Jr."

"Jk, Jk, Jk..." diyen Jinyoung bize doğru birkaç adım attı. Ben hâlâ olayları kavrayamayan ifademle Jungkook'un hemen önünde dikiliyordum.

Birbirlerine öfkeyle bakan ikiliyi Jackson'ın bıçak gibi keskin sözleri böldü: "Görüyorsun değil mi, Rosie? Ne kadar çok sevenin varmış öyle. Her neyse seni daha fazla merakta bırakmak istemiyorum... Beyler neden odama geçmiyoruz? Rosie hem onu neden çağırdığımı, hem de sizin hakkınızda ekstra birkaç bilgiyi anlatabiliriz." dediğinde bu zamana kadar sessizliğini korumuş olan Seok Jin, "Aklından bile geçirme." diye hırladı.

Jackson güldü ve "Ya medeni medeni konuşalım ya da Rosie daha sizin Bangtan yüzünüzü görsün, hangisi beyler?" dediğinde Namjoon, "Yürüyün." dedi ve önden ilerledi. Diğerleri de büyük bir öfkeyle onu takip ederken Jinyoung da bize bir bakış atıp ilerlemeye başladı.

Jungkook beni yürümem için hafifçe itince "Nelere bulaştığının farkında bile değilsin, ayrıca senin onunla işin ne?" dediğinde hafifçe güldüm. "Jeon Jeongguk, sen de üniversite üçüncü sınıf öğrencisisin gangster falan değilsin."

goodnight and goWhere stories live. Discover now