3.9

6.3K 529 157
                                    

Jennie'nin elindeki çikolatalı süt kabını aldım ve yerimden kalkıp mutfağa gittim. Son üç gündür terk edilmeyi hazmedemeyen Jennie'nin getir götür işlerini kızlarla beraber paylaşıyorduk. O da hâlinden memnundu tabii.

Akşam saat sekiz buçuktu. Lalisa ve Jisoo, market alışverişine beraber gittikleri için Jennie ile evde ben kalmıştım. Beraber televizyondan idollerin reality şovlarından birini izliyorduk.

"Kafam kazan gibi oldu ya," dedi Jennie baygın gözlerle televizyon ekranına bakarken. "Ben biraz uyuyacağım, Rosie." Kafamla onu onayladım. Elindeki kalın mavi battaniyesi ve Kuma ile odasına çekildi.

Ben de bu sırada Jungkook'a mesaj atmak için telefonu elime alıp KakaoTalk'a girmiştim.

chae: Jungkook?

chae: Neredesin?

(İletildi ✔️, 20.34)

Ondan geri mesaj beklerken bir süre daha televizyon izleyip ara ara da bakışlarımı telefona çevirip kontrol etmiştim fakat hayır, mesajı daha görmemişti bile.

Oflayıp dikkatimi veremediğim şovu izlerken kapı çaldı. Kucağımdaki Dalgom'u sıkıca tutup ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Lisa ve Jisoo'nun geleceğini bildiğimden kapının kulpunu çevirip yan taraftaki mutfağa ilerledim.

"Bu nasıl bir karşılama yahu?" Kafasını kapının gerisinden uzatıp şaşkınlıkla gözlerime bakan Jungkook'u görünce gözlerimi kocaman açtım. "Jungkook?"

"Benim ben," dediğinde elimdeki bardağı tezgâha koydum ve kapının önüne geçerek sırıtarak bana bakan Jungkook'a baktım. "Ne işin var burada?"

"Sevgilimi özlemiş olamaz mıyım? Ayrıca bana mesaj attığını da gördüm." dediğinde tavşan dişlerini göstererek güldü. Hâlâ bu kelimeyi duymaya tam olarak alışamamıştım. Duymayalı bir buçuk yıldan fazla oluyordu ve ilki benim için fazla kötü bitmişti.

"Mesajımı görmemiştin ama,"

"Bildirim duvarında gördüm. Sürpriz yapmak için de sana belli etmek istemedim." dediğinde güldüm.

"Ayrıca telefonla arayıp mesajlaşmak sıktı, ben de dedim ki neden Roséanne'i kaçırmıyorum?" O gün beni eve bıraktıktan sonra Jungkook USB'deki bilgiler için sürekli Fioana'ydı; ben de evde Jennie'i teselli ediyordum.

Ona uyarak başımı hafifçe yana eğdim, bu sırada kucağımdaki Dalgom bu ilişkiyi görmek istemiyormuş gibi atlayarak yere indi ve koşarak koltuğa atladı.

"Hımm," diye mırıldandım Jungkook'un hemen dibine girerken. "Birileri beni özlemiş?"

Kafasını salladı ve "Kaçmaya hazır mısın, Rapunzel?" diye sordu.

"Teknik olarak kendi rızamla geliyorum ve beni kaçırmış olmuyorsun."

"Bizim normal olmadığımızı anlamış olman gerekiyordu."

Kafamla onu onayladım ve vestiyerdeki montumu alarak Lisa'dan çarptığım siyah adidas eşofman takımının üzerine giydim. Telefonum zaten eşofman altının cebindeydi, giderken Lalisa'ya mesaj çekerdim ve o da Jungkook ile buluşacağım için kızını evlendirmeye çalışan anneler gibi iki dakikada yalan uydururdu.

"Bu çok kolay oldu," dedi asansörü çağırmak için tuşa basan Jungkook. "Bir dahakine iki nazlan da öyle kaçırayım."

"Omzuna alacaksan neden olmasın?" dediğimde spor ayakkabılarımı kalın çoraplarımın üzerine zorlukla giydim. Önüme gelen sarı saçlarımı geriye doğru attım ve gelen asansör kabinine bindik.

"Gelirken merdivenleri mi kullandın?" Kafasıyla beni onayladı. "Tek başıma binmekte hâlâ zorluk çekiyorum, seni alırken sanırım endişeden bunu atladım." Güldüğümüzde asansör 0. katta durmuş ve kabinden çıkmıştık.

Lalisa ve Jisoo buradan yaklaşık 15 dakika yürüme mesafesindeki yeni açılan markete gitmişlerdi ve bu seferki liste bayağı uzundu. Hâliyle poşetler ağırlaştığından market servisiyle geleceklerinden bahsetmişlerdi.

Arabaya bindiğimizde telefonumdan Lisa'ya kısa bir mesaj çektim.

chae: jungkook'la buluşacağım

chae: kızlara bir şeyler uydurursun

pokpak: tamam reiz

pokpak: siz sevişin

pokpak: ben dede olmaya hazırım

(Görüldü ✔️✔️, 21.13)

pokpak: YAA

pokpak: PARK CHAEYOUNG

pokpak: BANA NASIL GÖRÜLDÜ ATARSIN

pokpak: YUVANIZI YIKARIM BAK

chae: sus artık kafamı ütüledin kadın

pokpak: ben sizin yuvanız için

pokpak: cehennemi göze alıp yalan söyleyeyim

pokpak: ama yok sen hep beni üz

pokpak: bugün de kendime yakacağım

(Görüldü ✔️✔️, 21.17)

Jungkook bakışlarını yoldan aldı ve "Kimle konuşuyorsun sen?" diye sordu.

"Lalisa," dediğimde telefonu kapattım ve cebime attım. "Eee beni nereye götürüyorsun?"

"Aslında eve gidecektim ama karnım aç benim. Yemek yemeye mi gitsek?"

"Ben de açım," dedim gözlerimi büyüterek ona bakarken. "Şu an ne kadar aç olduğumu fark ettim!"

Güldü ve arabayı sürdü.

"Nereye gidiyoruz, hanımefendi?" Göndermeyi hemen anladım ve gülerek ona baktım.

"Yıldızlara."*

*: Titanik adlı filmden bir sahne.

goodnight and goWhere stories live. Discover now