3.5

7K 533 205
                                    

Ensemdeki ağrı yüzünden bugünkü yüzüncü uyku denememi de erteledim ve en sonunda dayanamayarak yataktan kalktım.

Sarı saçlarımı gelişigüzel toplamış, üzerimde kızlarla ortak aldığımız beyaz üzerinde siyah puantiyelere sahip pijama takımım vardı. Jisoo yanımda uyuyakalmıştı, Jennie ve Lisa da sabah kütüphaneye gideceklerini söyledikleri için evde olduklarını düşünmüyordum.

Yan taraftaki komidinin üzerindeki dijital saate baktığımda saatın 1'i geçtiğini gördüm. Karnım oldukça aç olduğundan yataktan tamamıyla çıktım ve odadan çıkıp önce banyoya girdim. Tuvaletimi yapıp yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım.

Kuma'yı gördüğümde biraz onunla oynadım. Daha sonrasında Jisoo ve kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. İki yumurta haşladım, güzel bir salata yaptım ve kahvaltılıkları koydum. Sallama çayları da yaptıktan sonra Jisoo'yu uyandırmak için odaya geri döndüm.

Neyse ki uyanmıştı fakat anladığım kadarıyla oyun oynuyordu. Jisoo ve oyun aşkı... "Jichu?" dediğimde hâlâ geçmeyen ensemdeki ağrı yüzünden yüzümü buruşturdum.

"Kahvaltıyı hazırladın mı?" diye sorduğunda onu onayladım. O da gülüp yataktan kalktı ve gerindi. "Tanrım! Bugün kendimi enerjik hissediyorum!" Kim Jisoo sabah kalktığında kendini enerjik hissediyorsa iki sebebi vardır: birincisi toktur, ikincisi ise uykusunu almıştır.

"Hadi kalk kahvaltı edelim sonra kütüphaneye gideriz." dedim istemeye istemeye. Beni onayladı ve o banyoya gitti. Bense peşimden gelen Dalgom ve Kuma'ya mamalarını verdim. Onları da doyurduktan sonra Jisoo masaya geldi ve beraber kahvaltı etmeye başladık.

"Öf!" dedi telefonun ekranına kaşlarını çatmış bakan Jisoo. "Ne oldu?"

"Şu üst sınıflardaki çocuk yine mesaj attı."

"Kim?"

"Taehyung'un partisinde yanıma gelen çocuk işte." dediğinde ismini bildiği hâlde dikkat çekmemek için söylemediğini hissettim ve çayımı içerken "Hım? Suho mu?" diye yalandan sordum.

Jisoo omuz silkti ve "Adı her neyse. Hayır benim ona bakmayacağımı biliyor yine de sürekli randevu teklif ediyor. Hayır partide çok net de cevap vermiştim yani!" dediğinde aklıma gelen görüntü yüzünden gür bir kahkaha patlattım.

"Ya ne yaptığını tekrar anlatsana! Aklıma geldikçe gülesim geliyor!" Jisoo da benim gibi gülmeye başladığında kendini moda soktu ve "Şimdi sen Suho ol, de bakayım." dediğinde kafamla onu onaylayıp role büründüm.

"Pişt! Jisoo-ya, bir bak bakayım." deyip sesimi kalınlaştırdığımda başını arkaya çevirmiş Jisoo, bana doğru kaşlarını çatarak döndü. "Çiftlikten köpek mi çağırıyorsun sen hayırdır?"

Ben hafifçe gülsem de bozuntuya vermeden devam ettirdim. "Kim Jisoo, senden hoşlanıyorum."

"Tüm okul benden hoşlanıyor, koçum sen taktik değiştir gel olmadı bu." dediğinde kendime engel olamadan güldüm. Dün gece Jungkook'a ayar çekerken koçum deyip maçoluk yapma sebebim tabii ki aramızda her türlü ağızı sergileyebilen Jisoo yüzündendi.

"Gerçekten sana inanamıyorum!" dediğimde bana ben en iyisiyim bakışını attı ve "Eee güzellik bir Kim Jisoo kolay yetişmiyor." dedi.

"Senin kadar güzel olsam yeter zaten beni çıldırtma da yemek ye kadın," dediğimde Jisoo güldü ve salatasından birkaç çatal daha aldı.

Kahvaltıyı bitirdiğimizde ben kurduğum için Jisoo topladı. Ben de bu sırada üzerimi değiştirmek için odaya gitmiştim.

Üzerime siyah-beyaz eşofman takımımı giyip üzerine de uzun şişme montu giydim. Yine siyah sırt çantamı alıp beyaz sporlarımı giydiğimde dağınık bir şekilde topladığım saçlarımı çözüp güzelce taradım. Saçlarımı güzelce topuz yaptıktan sonra önden birkaç tutam çıkardım. Makyaj olarak da günlük cilt makyajımı yapıp dudaklarıma nemlendirici sürdüm.

Nemlendiriciyi montumun cebine attıktan sonra şarj olan telefonumu prizden çıkartıp elime aldım. Ben makyajımı yaparken odaya giren Jisoo da üzerine boyfriend bir pantolon giyip üzerine de beyaz bir sweat giymişti. Saçlarını gevşekçe at kuyruğu yapmış o da benim gibi sade bir makyajı tercih etmişti.

Dalgom ve Kuma'nın suyunu değiştirip evden çıktığımızda asansöre bindik ve yurttan çıktık.

Yurdun ilerisindeki dolmuş durağına doğru yürürken Jisoo'nun koluna girmiştım o da bana ortak dersleri olan bir kızı anlatıyordu. Beraber bir süre kızı çekiştirdiğimizde gelen otobüse bindik.

Otobüsten indikten sonra okulun en sevilen kafesine gelmiş ve diğerleriyle buluşmuştuk. Yaklaşık iki buçuk saat ders çalışmış şimdi ise sipariş ettiğimiz kahveleri içiyorduk.

Jennie sıcak çikolatasından son yudumu aldı ve bardağı kenara doğru ittirerek yüzünü avuçları içine aldı. Bu onun dilinde önemli bir şey söyleyeceğim demekti.

Diğerleri de olayı hızlıca kaptığında herkesin bakışları Jennie'e döndü. "Jimin beni bugün kendilerine ait olan kafeye çağırdı."

Diğerleri merak içinde Jennie'e bakarken ben durumu anlamış ve derince yutkunmuştum. Ondan ayrılacaktı.

"Sanırım tatile gitmemizi söyleyecek," dedi Jennie kocaman gülümserken. "Son haftalardır neredeyse hiç konuşup görüşemiyoruz. Sanırım bunun beni üzdüğünü fark etti ve içimden bir ses beni tatile götüreceğini söylüyor."

Keşke, keşke bu kadar masum olmasaydın Jennie Kim.
O zaman kendimi bu kadar suçlu hissetmezdim.
Belki o zaman üzülmen için kendimi parçalara ayırıp tekrar birilerinin önüne atmazdım.

Ben donuk bir suratla Jennie'i izlerken Jisoo ve Lisa gülerek Jennie ile şakalaşıyordu. "Hey Rosie, sen bir şey söylemedin?" diyerek bakışlarını bana çeviren Jennie ile sahte bir şekilde gülümsedim.

"Umarım seni tatile çıkarır yoksa onun kafasını kırarım." diye keyifsizce konuştuğumda Jennie ve Jisoo bunun sahte bir hareket olduğunu anlamadılar. Fakat Lalisa meraklı bakışlarla yüzümü izliyordu. Ona hafifçe gülümsediğimde bana görüşeceğiz seninle bakışını fırlattı.

Kızlarla konuşmaya devam ettiğimizde saat beşe geliyordu. Jennie, Jimin'in onu kafede beklediğini söyleyip kalkarken biz de kalktık ve hesabı ödeyerek dükkândan çıktık.

Jennie bizimle vedalaşıp yanımızdan ayrıldığında anlık bir kararla telefonumu çıkarıp KakaoTalk'a girdim.

chae:  konuşmamız gerekiyor

Jungkook'a mesajın iletildiğine dair tik oluştuğunda mesajı görmesini bekledim. Biz durağa doğru hareketlendiğimizde telefonuma üst üste mesaj geldi.

jungkook: buluşalım da

jungkook: bir şey mi oldu?

chae: bana kendi evinin adresini at

chae: oraya geliyor olacağım

jungkook: *konum*

jungkook: rosé endişeleniyorum

chae: endişelenme

chae: kötü bir şey değil

jungkook: seni almamı ister misin güzelim?

chae: kendim gelirim

chae: 20 dakikaya orada olurum

jungkook: bekliyorum güzelim

(Görüldü ✔️✔️, 17.08)

goodnight and goWhere stories live. Discover now