Zeytin Savaşı

6K 118 5
                                    

3. BÖLÜM 

Zeynep

Gözlerimi açtığımda evde olduğumu fark ediyorum, yatağımda olduğumu, yanım da Kerem olduğunu. Uzun zamandır olmadığım kadar neşeli bir başlangıç yapıyorum güne. Dirseklerimin üzerinde doğrularak, yanımda –daha doğrusu  üzerimde- yatan Kereme bakıyorum. Şubat ayında olmamıza rağmen üstü çıplak yatıyor, neymiş bu onun prensibiymiş, başka türlü uyuyamıyormuş. Ne dediysem vazgeçmedi şu üstü çıplak yatmaktan bende sonunda pes ettim. Neyse Zeynep hadi bakalım kalkma vakti!

“Kereem.” Ses yok. Harika!

Kereeem” tonlayarak sesleniyorum, sadece biraz homurdanıyor.

 
“Zeynep..”  evet Keremcim? Fakat cümlenin devamı gelmiyor. “Hadi aşkım, hadi canım, hadi bebeğim kalk.” Diye yağlamaya geçiyorum bu kez. Sonunda gözlerini açıyor. “Zeynep bi uyutmadın yaa.” Aha! Öküz işte, kas hayvanı! Ben o kadar iltifat edeyim, gelsin bana “bi uyutmadın yaa” desin. “Kerem ya kalk saat 11 olmuş hala yatıyorsun.” Dedim sinirli olduğumu belirten bir sesle, gerçi ona hiç kızamıyordum ama. “Tamam ama ilk önce günaydın öpücüğümü almazsam kalkmam.” Bu kez nazlanma sırası bende! “Valla bilemiyorum Sayer, öpsem mi öpmesem mi? Düşünmem gerek.” Tek kaşını kaldırarak bana bakıyor. “Aaaım, valla Zeynepçim ya öpersin ya da kalkmayız.” Derken ayağını bacaklarımın üzerine atıyor. Dayanamayıp gülüyorum. Oda gülüyor tabii. “Hadi kocacım,” ilk önce yanağını öpüyorum “hadi bitanem,” bu kez burnunu öpüyorum “hadi koca bebeğim.” Derken de yavaşca dudaklarından öpüyorum. Tabii ki bu hareketimden sonra Keremi bir anda üstümde buluyorum. “Aaaım, valla biz bu gidişle yataktan çıkamayız Bayan Sayer.” Diyerek dudaklarıma yöneliyor, tabii ben bu sırada kahkaha atmakla meşgul olduğum için o da gülmeye başlıyor.

“O zaman biz de yataktan çıkmayız Sayer.”

****************************

Duştan çıktığımda saatin öğleden sonra 2 olduğunu fark ediyorum ve hala bir şeyler yememiş olduğumu! Saçlarımı  kurutmadan sadece üzerimi giyiniyorum ve hızlıca mutfağa iniyorum. Ama maşallah benim hamarat kocacım bana bir kahvaltı hazırlamış bile.. Kapıya dayanıp onu izlemeye başlıyorum, masada ki her şeyin simetrik olmasına dikkat ederek yerleştirmesine dikkat ediyorum. Bu sırada arkasını dönüp beni fark ediyor. Ve bir ıslık çalıyor.

“Kerem, utanıyorum.” Evet cidden utanıyordum, hala daha onunla bir evi, bir yatağı paylaşmaya alışamamıştım. Gülümseyerek konuşmaya başlıyor  “dedi güzel kadın.”  Gülerek yanına yaklaşıyorum.


“Vay vay vay Kerem Sayer ne hamaratmış!” dememle kahkaha atmaya başlıyor.

“Bayan Sayerden beklersek öleceğim bari kendi işimi kendim göreyim dedim.” Diyerek sandalyemi oturmam için çekiyor. Hayret, Keremden gelen şık hareketler!

“Seni çok seviyorum.” Diyorum aniden. İçimden geliyor. “Ben daha çok.” Demesiyle “Hayır ben.” Diyorum ve kendimi hayır aşkım sen kapat diye kavga yapan ergenler gibi hissediyorum. “Valla, ben daha çok.” Diyor çayından bir yudum alırken “Ben daha çok dedim.” Uzatmakta kararlıyım çünkü zevk alıyorum. “Tamam o zaman sen daha çok olsun” beni sinir etmek için yapıyor ya! Uyuz! Çatalımla nişan alıp tam burnunun üzerine bir zeytin atıyorum ve neye uğradığını şaşırıyor. “Ah! Vaay, “ yaptığım şeyden pişman olmak için çok geç! “Al bakalım Zeynep hanım.” Derken kafama zeytin fırlatıyor. Hem de bir tane değil, bir avuç! ÖKÜZ! “Demek savaş ha Kerem Bey?” diyorum tehdit ederek. “Öyle güzelim.” Diyor ve daha da çok zeytin atmaya başlıyor. Saçlarım, üstüm, başım her yerimde zeytin var! “Buraları sen toplayacaksın Sayer!” diye bağırırken bütün zeytin tabağını  üzerine savurduğum gibi yerimden kalkıyorum ve koşmaya başlıyorum. Kerem afalladığından yerinden kalkamıyor ve bu daha da çok gülmeme sebep oluyor. Ama merdivenleri çıkarken bir anda arkamda beliyor ve bacağımdan tuttuğu gibi beni omzuna atıyor.

Eksik Bir Şey Mi Var?Where stories live. Discover now