Mart Kedileri!

3.6K 82 28
                                    

Arkadaşlar uzun bir bölüm olsun diye çabaladım fakat anne baskısı yüzünden tam toparlayamadan uyumaya mahkum edildim! :D Eğer yanlış yazımlar,notkalama yanlışları falan varsa onların hepsi yetiştirme çabaları! :D

Neyse, iyi okumalar, lütfen yorumlarınızı eksik etmeyiniz :D

22. BÖLÜM

ZEYNEP

 

Sabah uyandığımda kendimi kocaman bir buz kütlesi gibi hissediyordum. El ve ayak parmaklarımda kopmuş olmalıydı sanırım. Biz bütün gece bu salıncakta mı uyumuştuk? Mart ayının ayazında, havuzun başında, montsuz bir şekilde uyumuştuk!

Burnum da düşmüş olabilirdi.. Bundan sonra ki hayatıma Voldemort olarak devam edecektim sanırım!

Yerimde huzursuzca kıpırdandım. İyi haber, buz kütlesi değilim! Tabii ki kıpırdanmam ile birlikte salıncakta sallandı ve boşluğu dolduran soğuk havaya tezat bir şekilde ki sıcacık ses kulaklarıma ulaştı.

“Zeynep?”

 

Boğuk ve gırtlaktan gelen bu sesle irkilmiştim. Kerem uyanmıştı. Kötü haber, sanırım hala konuşmuyoruz!

Salıncağın sallanmasını umursamadan kafamı göğsüne gömdüğüm Kerem’den kaldırdım ve ona doğru döndüm.

“Kerem?”

 

İkimiz de salıncakta birbirimize bakıyorduk. Mal ve mal ve bin kat mal anlamsız bakışlarla. Kaşları “”hala” çatık duruyordu, dudakları soğuktan bembeyaz olmuştu, kirli sakalları hafif hafif kırağılaşmıştı.Beyaz ve soğuk suratına oranla ağlamaktan kıpkırmızı kesilmiş gözlerine baktığımda içim titredi.

Soğuktan değil, pişmanlıktan.

Ne demeliydim? Ne diyebilirdim ki? Beni affedebilir miydi? Affederdi tabii! Ben Zeynep, onun Zeynep’i! Onun Gölyazı Elması! Affedecekti tabii! Tamam çok kırıcı konuşmuş olabilirdim, tamam onu üzmüştüm ama paşa paşa affedecekti!

Sonunda konuşma gereği duyarak, boğazımı temizledim. Sanırım artık ses tellerim de soğuktan büzüşmüştü. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

“Özür dilerim,”

 

“Özür dilerim,”

 

İkimiz de aynı anda konuşmuştuk,aynı şeyleri söylemiştik, aynı şeyleri düşünmüştük, aynı duyguları hissetmiştik. İkimiz de sustuktan sonra hafifçe kıkırdamaya başladım. Ben kıkırdamaya başlarken o da kahkaha atmaya başlamıştı.

Yüzümü ellerinin arasına alırken ben de onun gibi kahkahalara başladım, ona eşlik ediyordum. İkimizde kahkahalarla gülüyorduk bir farkla o hunharca güldüğünden salıncakta fena bir şekil de sallanıyordu. Ama ikimizde önemsemiyorduk.

Kahkahalarımız giderek bahçeyi dolduruyordu.

Biz kahkaha attıkça salıncak sallanıyordu, salıncak sallandıkça Kerem  beni daha da sarıyordu. Kerem beni sardıkça bende ona daha çok gömülüyordum, içine sokuldukça daha da kokusunu içime çekiyordum.

Oh, be! Dünya varmış lan! Sevdiceğimin kucağında, kokusuyla, kahkahalarla kendimden geçiyordum.

Kerem sanki krize girmiş gibi kahkahalar atarken bense yavaşça kendime gelmiştim ama hala sallandığım için Kerem’in koynundan çıkmamıştım, çıkmak istemiyordum, çıkamıyordum.

Eksik Bir Şey Mi Var?Where stories live. Discover now