Aşk, güzel şey.

2.8K 97 32
                                    

Arkadaşlar öncelikle bölümün çok geç geldiğinin farkındayım ama ülke olarak çok ağır zamanlardan geçiyoruz, geçen günlerde yazıp, yayınlayacaktım fakat  hiç mi hiç içimden gelmedi. Soma da ki faciyada ki ölen ağabeylerimizi, kardeşlerimizi, babalarımızı, dedelerimizi düşününce hiç bir şeyden zevk alamıyorum, yaşayasım kalmıyor. Tekrardan başımız sağ olsun diyorum.

Birde önce ki bölüm GB'de Melis'in yaptığı harakete o kadar sinir oldum ki! AkMel'i nasıl bukadar çabuk harcadılar, inanamıyorum. Akselimi harcadılar matmazeeel! 

Hikaye bitsin diye düşünenler varsa lütfen söylesin çünkü dizide ki AkMel sarpa sarıyor sanırım.. 

Neyse, iyi okumalar,tekrardan gecikme için özür dilerim.

"Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır, ekmek parası.."

28. BÖLÜM

Aşk, güzel şey. 

MELİS

 

Gözlerime giren gün arlanmaz gün ışığıyla, mis gibi omlet kokusunu burnuma getiren rüzgarlı ama bir o kadar da güzel bir sabaha gözlerimi açıyorum.

Demek isterdim.

Ama maalesef, gecenin köründe,gözlerime giren florasan lambanın ışığıyla, Can öküzünün şarkı söylemesiyle, iki büklüm bir şekilde kanepede açıyorum gözlerimi.

Namıssız hayat!

Gözlerimi aralarken, kafamı Aksel’in bacağında buluyorum da demek isterdim ama zahmet edip bir kırlent bile koymadıkları için düz  kanepeye yatmışım.

Henüz uyandığımı anlamadıkları için bende Can’ın bet sesi eşliğinde Barış’ı dinliyorum.

“Çok korktum Can. Bir şey olacak diye ödüm koptu. Gözümden sakındığım kıza o herif bir şey yapacak diye aklım çıktı. Oğlum, ben İngiltereden bu kız için dönmüşüm, bu kadar yakınımdayken onu kaybedemem..”

 

Duyduklarımı algılamam bayağı  uzun sürüyor. Bu tabii ki Barış’ın söylediklerine şok olduğumdan oluyor -ve Can’ın bet sesiyle “Aşıksıığn, aşıksıığın, sen aşııhsıığın arkadaş!”  diye cırlamasının da hatırı sayılır bir payı olduğunu es geçemem.

Sanki hiçbir şey duymamış gibi tekrar gözlerimi kapatıyorum.

Duymak istemediğim şeyleri, ne kadar da çabuk duymamışım gibi davranıyorum, değil mi? Ama öyle değil.. Ben başkasından beklediğim sözleri ondan duyuyorum, o benden bekliyor.

Ne kadar iğrenç bir kısır döngü!

Düşünmek istemediğimden ve daha çok konuşmalarına kulak misafirliği yapmak istemediğimden,  sesli bir şekilde gerinerek, kafamı kaldırıyorum. Can anında şarkıyı keserek, şaşkınca bana dönüyor.

Gözlerinde ki ifadenin anlamı “Melis, lütfen bir şey duymamış ol yoksa Barış ebemi sikecek” olduğunu açıkca gördüğümden kıkırdamadan da edemiyorum.

Hala  esnerken kafamı yavaşça Barış’a çeviriyorum.O da Candan aşağıya kalmayan bir merakla beni süzüyor. Kocaman gülümseyerek, hiçbir şey duymamışım gibi konuşuyorum.

“Günaydın!”

 

Elimden geldiği kadar neşeli konuşuyorum ama karşımda deli divana aşığım var ve ben onu umursamıyorum, yanında uyanmak istediğim insan burada değil, kokusunu içine çekemiyorum. Nerede olduğunu ve neden gittiğini düşünürken,nasıl neşeli olabilirim ki?

Eksik Bir Şey Mi Var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin