Merhaba :D
Uzun zamandır, bölüm yazamadım. Cidden sizden çok özür dilerim, bunun bir gerekçesi yok. Sadece ne yazacağımı bilemedim ve dizide ki AkMel beni çok sinirlendirdiği için bir şey yazmak istemedim.
Ama şimdi yeni bölümü atıyorum ve kısa sürede uzun zamandır ilgilenemediğim yorumlarınızı teker teker cevaplandıracağım :D Bu bölüm full Akmel oldu ve baya Aksel'in duyguları üzerine oldu :D
Bu arada bir tane ZeyKer hikayesi yazmaya meyillendim ve daha paylaşmadım ve buna kapak istiyorum, yapan biri varsa bana yardım ederse,çok sevinirim! :D
Neyse iyi okumalar bebekler :D
30. BÖLÜM
Seni seviyorum demenin yolları.
Aksel
Evden çıktıktan sonra hızlıca Melis’in evine ilerlemeye başladım. Bu kız resmen benim alışkanlığım olmuştu, o olmadan yapamaz hale ne zaman gelmiştim? Hatırlamıyorum bile.
Sadece Melis ile doğmuş ve onunla ölecek gibi hissediyordum, o olmasa yapamam gibi hissediyordum.
Siktiğimin kaybetme korkusunu da bir kenara fırlatma kararını çoktan almıştım da kendime açıklayamamıştım..
Korkularımın üzerine gitmezsem hiç bir zaman mutlu olamayacağımın, sevdiklerimi başkalarına kaptıracağımı anlamıştım. Biraz geç olsa da.. Melis ile Can’nın arasında ki ilişkiyi gördüğümden beri.. Herkesin ona karışma hakkını kendinden bulup, benim bulamayışımdan beri.
Onu köpek gibi sevdiğimi kendime bile zoraki bir şekilde açıklarken, ona nasıl söyleyeceğimi bilemeden gidiyordum evine.
Ne diyebilirdim ki?
Ne söyleyecektim?
Melis, ben seni hayvan gibi kıskanıyorum, seviyorum. Yanımda olmadığın bir dakikaya bile katlanamıyorum. Başkasına güldüğün zaman kendime küfürler ediyorum. Her daim yanında olmak istiyorum..
Bunları nasıl söyleyebilirdim ki?
Bir insan, bir diğerine onu sevdiğini nasıl anlatırdı ki?
Daha önce kimseye sevdiğini söylemeyen bir insan, muhtaç olduğu kişiye nasıl “Seviyorum seni.” diyebilirdi ki?
Bilmiyorum!
Nasıl karşısına dikilip, onu herkesten koruyacağımı, bir daha kimsenin ona dokunamayacağını, kimsenin onu üzemeyeceğini, onu o siktiğim Barış’tan daha fazla sevdiğimi nasıl anlatacağım ona?
Gözlerine bakarak, nefes alış verişlerini hissederek, kalbinin sesini duyarak , nasıl konuşacaktım ki?
Bırak konuşmayı, bazen nefes almayı unutuyordum be!
Aras’ın yaptıklarından sonra nasıl bırakabilirdim ki onu? Savunmasız? Onu bırakıp, köşeme geçip, toparlanmasını mı izleyecektim? Sırf kendime inanmıyorum, onu kaybetmekten korkuyorum, ona da zarar vermekten korkuyorum diye, yaralarını sarmasını izlerken, ona nasıl sataşacaktım ki?
Ona zarar vermezken, kendi içimde ki Melis’i nasıl öldürebilirdim ki?
Bir insan, bir diğerine nasıl seviyorum diyebilir ki?