1

5.7K 67 15
                                    

Hava yağmurluydu. Adını yaşatır bir sonbahar günüydü. Günlerdir kesilmeyen yağmurlar ve kapalı hava, ister istemez insanın içini karartıyordu. Yeni bir gök gürültüsüyle yerinde sıçradı. Çoğu kişiye komik gelebilirdi ama korkuyordu işte gök gürültüsünden. Bir müşteriyle daha ilgilendikten sonra, mutfağa gitmek için arkasını dönmüştü ki, kafenin kapısı açılıp bir müşteri içeriye girdi. Gergince bir masaya geçip oturdu. Elleriyle sürekli önüne düşen ıslak saçları arkaya atıyordu. Yağmura yakalandığı belliydi. Tekrar arkasını dönüp, yeni siparişleri almak için mutfağa gitti.
Aradan geçen beş dakikanın ardından hala dalgınca elinde ki telefona bakıyordu genç adam. Yanına yaklaşan arkadaşını duymadı. Kafenin sahibi Suat, en iyi arkadaşının yanına sessizce yaklaştı.
S:Miran hayırdır. Ne bu dalgınlık? Bir kızı hamile mi bıraktın yoksa?
M:Dalga geçme Suat.
S:Ne oldu? Gerçekten soruyorum çok durgunsun.
M:Ne olabilir? Annem tabi ki.
S:Bir sorun mu var? Hasta falan mı?
M:Hayır değil. Hatta turp gibi. Üstelik haftaya da doğum günü.
S:Ee ne güzel işte.
M:Bütün akrabalarımız orada olacak. Bana emri vaki yapmaya çalışıyor. Orada herkesi üzerime salacak. Tanıyorum ben annemi. Dünden beri saat başı arıyor, bir an durmuşluğu yok.
S:Neden ki?
M:Geçen hafta telefonda tartıştık biraz. O yüzden iyice üzerime gelmeye başladı.
Konuşmaya devam ederken çalan telefonla sözleri yarım kaldı Miran’ın. Eline alıp yakın arkadaşına gösterdi.
M:Bak gördün mü yine arıyor? Açmayacağım ama yeter bu kadar. Yine tutturdu evlen diye. Hayır her zaman evlenmem için ısrar ederdi ama son zamanlarda iyice ısrarcı olmaya başladı bu konuda.
S:Evlen oğlum sende. Daha ne kadar bekar kalacaksın? Otuz iki yaşındasın artık.
M:Ben evlenmeyi istemiyorum ama. Hani böyle bazı insanlar vardır, hiç evlenmezler, evlerine bir köpek alıp onunla mutlu mesut yaşarlar, işte ben onlardan olmak istiyorum.
S:Ama annen izin vermiyor. Annene de hak vermeyi denedin mi Miran? Bir evin bir oğlusun. Baban öldü. Rahmetli seni evli görmek isterdi. Annende istiyordur ne var bunda? Hem evlilik öyle senin sandığın gibi kötü bir şey de değil. Bak ben evleneli üç yıl oldu. kızımı seviyorum, karıma aşığım ve ayrıca kafam da çok rahat.
M:Senin adına çok mutluyum inan ama hayır evlilik bana göre değil.
R:Evlilik kimseye göre değil. Ama aklın gereği. Biz kadınlara muhtacız aslanım.
M:Ben değilim. Bunu annemin de anlamasını istiyorum ama o kadar imkansız ki. bazen sırf anneme inat önüme çıkan ilk kızla evleneyim diyorum.
S:Saçmalama dostum. Daha neler.
M:Yok gayet ciddiyim. Şöyle cadı olmalı, konuşmasını bile bilmeyen bir öküz olsa daha iyi. Görsün annemde gününü. Hem bana bela olsun hem anneme.
S:Eğlenceli görünüyor.
M:Kendisini iyice kaptırmış. Çevresinde ki herkesi bir gelin adayı olarak görüyor. Sanıyor ki seçtiği kızlardan birisiyle evleneceğim. Şimdi de bir kuyumcunun kızını bulmuş. Arkadaşının kızıymış sanırım. Biçimli bir vücudu varmış, saçmalığa koş. Sanki kendisi evlenecek.
Suat gözlerini kısarak güldü. Karşısında ki yakışıklı adamın başı bu kez gerçekten dertte görünüyordu.
S:Neyse hallolur dert etme. Aç mısın sen? Bir şeyler sipariş ettin mi?
M:Bende bir şey yiyecek hal mi kaldı?
S:Karnın aç olunca hiç çekilmiyorsun dostum. Ne ısmarlayayım sana?
M:İstemem.
Diye homurdandı bir kez daha Miran. Suat, Miran’ı dinlemeden başını çevirdi. Gözleri etrafta gezindi. Çalışan kızlardan birisi yakında ki masaya servis bırakıyordu, elini kaldırdı Suat. Garson kız işinin gereği bu hareketi göz ucuyla hemen görmüştü. Diğer masa ile işi bitince doğruca yanlarına geldi.
R:Buyurun Suat bey?
S:Reyyan..Sanırım bu dostumun karnı aç.. o yüzden somurtup duruyor. Söyle Ali’ye, ona az pişmiş bir biftek hazırlasın. Yanına da patates cipsi koysun.
Reyyan başını sallayarak, elinde ki küçük deftere not alıyordu. Başını genç adama çevirdi.
R:İçecek bir şey alır mısınız?
Genç adam tüm bu konuşmalar süresinde, dalgınca elindeki telefona bakıyordu. Annesinin kalbini kırıyordu. Bu durum ne kadar hoşuna gitmese de, sırf annesi istiyor diye, onun seçtiği bir kızla evlenmeyecekti. Kendisine seslenen garson kıza çevirdi bakışlarını. İçecek isteyip istemediğini soruyordu. Kendisini toparlayıp sadece su istedi.
Kız elinde ki deftere notunu aldı hemen.
R:Birazdan servisinizi getiririm efendim.
Sözlerinin ardından tekrar patronuna döndü Reyyan.
R:Siz bir şey ister misiniz Suat bey?
S:Çay olur Reyyancığım. 
Genç kız masalarından arasından uzaklaşıp giderken, Miran da arkasından bakmıştı bir an. İnce ve güzel vücudunu izledi hiç utanmadan. Sonra arkadaşına döndü tekrar.
M:Annem artık umutsuzluğa düşmüş. Önüne gelen her kızı bana uygun görüyor. Eminim şu garson kız bile annemin seçtiği kızdan daha güzeldir.
Suat’ın kaşları kalktı şaşkınlıkla.
S:Reyyan mı?
M:Adı her neyse.
S:Güldürme beni. Sen kimi kiminle kıyaslıyorsun? Reyyan’ın garsonluk yaptığına bakma. Bence dünyanın en güzel ve tatlı kızıdır o. Eğer annen hem güzelliği hem huyuyla onun yarısı kadar bile bir kız bulursa bir an kaçırma derim…Neyse sen ne yapacaksın? Gerçekten de annene inat, karşına çıkan ilk kızla evlenecek misin?
M:Fena fikir değil aslında. Ciddi ciddi düşünüyorum. Sahiden şu senin garson kız nasıl olur? Bekar mı?
Suat tekrar gülümsedi. Arkadaşının şaka yaptığını biliyordu. Şakasına dahil olmaya karar verdi.
S:Bildiğim kadarıyla bekar. İyi olur aslında. Hem sen dünya güzeli ve tatlısı bir eşe sahip olursun. Hem de Reyyan rahata kavuşur biraz. Zavallının kimi kimsesi yok. Ailesini daha iki yaşındayken, bir yangında kaybetmiş. Üniversite de okuyabilmek için geceleri burada çalışıyor.
Miran Suat’ın söyledikleriyle pek ilgilenmedi. Gözü elinde ki telefondaydı. Telefon tekrar çalmaya başlayınca sinirle açtı telefonu.
M:Efendim anne.
A:Şükür. Nihayet. Tüm gün aradım seni. Neden açmadın telefonu?
M:Toplantım vardı anne. Daha yeni çıktım. Şimdi de Suat’ın yanındayım.
A:Öyle mi? Niye bu saatlere kadar çalışıyorsun?
M:Öyle gerekti.
A:Bana somurtuk somurtuk cevaplar verme. Yaş günüme geliyorsun değil mi? Hem kuyumcunun kızıyla tanıştıracağım seni.
M:Anne ben kuyumcunun kızını falan görecek değilim. Neden bu kadar ısrar ediyorsun? Hem ayrıca bu kadar ısrara gerek yok…Ben..Ben zaten harika bir kızla çıkıyorum. Üstelik niyetimizde gayet ciddi. Evlenmeyi planlıyoruz.
Karşı tarafta derin bir sessizlik oldu. Suat da şaşkınca arkadaşına bakıyordu.
A:Ne dedin sen?
Ayla hanımın ses tonundan böyle bir şey beklemediği belliydi.
M:Duydun işte. Bir süredir birisiyle zaten çıkıyorum ben. Evlenmek konusunda kararsızlık yaşıyordum ama senin bu ısrarın sonucunda bir an önce evlenmek istiyorum artık.
A:Hiç utanmadan bir de annene yalan söylüyorsun öyle mi? Hiç yakıştıramadım sana Miran.
M:Yalan söylemiyorum.
A:Sen beni ne sandın? Senin etrafında benim ajanlığımı yapan kaç kişi var biliyor musun sen? Eğer bir sevgilin olsaydı bunu ben bilirdim.
M:Kim söylüyor sana.
A:Boşver kimin söylediğini. Boşver sen orasını da bana kızın adını söyle hadi.
M:Adı mı?
A:Adı yaa. Tabi öyle bir kız varsa? Eminim bir adı vardır o zaman.
Miran derin bir nefes aldı. Burun kanatları oynadı. Ne diyecekti şimdi? Aklına hiç kız ismi gelmiyordu. Gözleri ileriden gelen garson kıza takıldı. Elindeki servis tepsisi ile onların oturdukları yere yaklaşıyordu. Hafif gülümseyen yüzü, loş ışıkta hakikaten sevimli gözüküyordu. Kaşları çatıldı Miran’ın.
M:Adı Reyyan.
S:Nee?...

Umarım beğenirsiniz 🙏 hayal kırıklığı olmamasını diliyorum 🙏tepkilerinizi heyecanla bekliyorum 🤩 iyi eğlenceler 🤩

Hercai Where stories live. Discover now